Hayat dediğin kocaman bir kütüphane, insanlar da okunmayı bekleyen kitaplar. İnsanın okunmaya anlaşılmaya ihtiyacı var tıpkı bir kitap gibi. Hayat kütüphanesinde macera yaşamak isteyenler macera rafına gidiyor, aşk yaşamak isteyenler aşk rafına gidiyor, gerilim, bilimkurgu, polisiye herkes kendine uygun bir kitap seçiyor. Ha bazen tek bir türle sınıflandırılamayacak karışık insanlar da oluyor. Şu hayatta herkes herkesin denemesi oluyor. Başka biri tarafından okunan insan o kişide neden olduğu tepkileri anlıyor, bundan sonraki rotasını çiziyor. Okuyan kişi ise bir başkasının hayatından deneyimler kazanıyor. Hayat kütüphanesinin raflarındaki kitaplar tamamlanmış kitaplar değil. Canlı nefes alan her an kendini yazmaya devam eden kitaplar. Kendi kendini okuyan, bir başkasını okuyan ve kendini yazan kitaplar. Yazanda biziz okuyanda biziz. Herkesin bir karakteri var. Bazen bir karışıklık oluyor ve bir kitap ait olmadığı bir rafa konuyor. Yada insanın kendini tanıması zaman alıyor ve ömrünün çoğunu yanlış çevrelerde geçiriyor. Komedi okumak isteyenler dram kitabına denk gelince haliyle beğenilmiyor. Oysa ki dramın da öğretici bir yanı vardır. Kimisi ise beğenilmek için taklit ediyor ortaya suni bir hikaye çıkıyor. Herkes tarafından beğenilme uğruna aslını yitirenler oluyor. Şu hayatta en hatalı şey oldum demek. Ben oldum deyip bir canın ilk bir kaç sayfasını okuyup yarım bırakmak onun hakkında yargıya varmak. Bazen geçmişte karşılaştığımız bir canı hakkıyla anlayabilmemiz için bir ömür geçmesi gerekir. O kitaptan sonra okuyacağımız bir sürü kitaptan sonra o ilk kitap aklımıza gelir oturur ve " onu şimdi anlıyorum " deriz ama iş işten geçmiştir. Okumanın bir raconu vardır. O kitap sonuçta bir emektir, birikimdir, bir kişinin yüreğidir. Ona saygı duymalı, yarım bırakmamalıyız. Başkasını okuma cesaretini gösterenlere ve hayat boyu kendi hikayesini yazmaya çalışan insanlara selam olsun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder