Müteahhitlere devletin ballı ihaleler verdiğinden yakınırız ama işe girerken " Dayıyı " araya koyarız." Büyük firmaların vergi borçlarını niye sildiniz kardeşim? " diye feryat ederiz ama kazak alırken " Fiş almasam indirim yapar mısın? " deriz. Korsan kitap alır, internetten korsan film, korsan maç seyreder ama emek hırsızlığından hayıflanırız. Yerlere sigari izmariti, çöp atar " Avrupa'da sokaklar pırıl pırıl " diye kendi belediyemizi eleştiririz. Caddenin en yoğun olduğu saatte arabamızı yolun kenarına park eder " Trafik niye yoğun? " diye kızarız. Sofradan kalkınca artan yemekleri çöpe dökeriz sonra da " Vah Afrika'daki aç çocuklar " diye ağıt yakarız. Kalp kırar ah alır sonra yaşadığımız ilk sıkıntıda " Ben bunu hak edecek ne yaptım " deriz. Dengesiz beslenir, spor yapmayız hasta olunca da Tanrı'ya isyan ederiz. Sokağa çıkmaktan, tepki koymaktan, demokratik gösteri hakkımızı kullanmaktan "aman başıma bir şey gelmesin " diye korkarız sonrada politikacıları kahvede, altın gününde eleştiririz. Biz hep böyleyiz. Biz ne dersek sesimizin mağarada geri yankılanacağını unutuyoruz. Konfüçyüs 2500 yıl önce boşuna şöyle dememiş: " Sana nasıl davranılmasını istiyorsan sende başkalarına öyle davran "
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder