Bilinç, bedenin hatta aklın ötesinde var olan bir gerçeklik. Algılarımızın, maddesel dünyanın üzerine çıkabildiğimizde bilinçle diyalog kurabiliyoruz. Kriz anında akıllı ve soğuk kanlı insanlar olaylara yukarıdan bakar ve sorunları çözer. Bu da bir yükseliştir. Tutsak düşülen labirentin üzerine yükselinir labirentin girintili çıkıntılı duvarlar, sapakları, koridorları kuş bakışı görülür haritası çıkarılır ve çıkışa gidilir. Bu kurtuluş hikayesinde refleks olarak akıl devreye girer. Maddesel dünyanın ilüzyonunu aşabilenler çıkışa varır. Peki size o labirentin aslında olmadığını söylesem. O çıkış haritasına hiç ihtiyacınız olmadığını söylesem. Labirent aslında algılarımızla beslediğimiz aklımızın içinde yaratılan bir ilüzyon. Soldan sağa siyah, gri ve beyaz üç bilardo topu düşünün. Ortadaki gri sağdaki beyaza göre karanlıktır ama sol baştaki siyaha göre aydınlıktır. Bi şey aynı anda iki farklı şey olamayacağına göre aslında o gri top muğlaktır yani gerçek değildir. Bu durumda evren de gerçek değildir dememiz gerekir. Evrenin muğlaklığını yani göreceliğini ortadan kaldıracak mutlak bir düzleme, kata ihtiyaç vardır.Gerçeklik bilgisi topların tüm renklerini bilen ve yaratan Tanrısal kattadır. Evren, hayat sadece mutlak olan Tanrısal katta gerçektir. Bedenimizin, maddenin ve aklımızın olduğu yerde değil. Aklımız göreceli algılarla beslenen mutlak olmayan fikirsel bir varlıktır. Aklımızın yani algımızında üzerine çıktığımızda o labirent ortadan kalkar. Bu hiçlik halidir ve hiçlik halinde ortadan kalkan labirentin koridorlarında saatler harcayıp, dolanmamıza gerek kalmadan çıkışa bir anda varabiliriz. Bilinç katı böyle bir şeydir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder