Bilinç diyince akıl diye düşünürüz. Akıl da beynimizin içindedir deriz. Ben farklı bir yaklaşımda bulunmak istiyorum. Bu sadece bir teori. İnsan bedenini bir bilgisayar gibi düşünün. Beynin de o bilgisayarın işlemcisi, bilgileri depolayan hard diski ve aynı zamanda verileri algılayan alıcısı olduğunu varsayabiliriz. İnsan bir biyolojik makine ( Bilgisayar) Bu biyolojik makinenin içinde doğuştan gelen programlar var. Bu programlar doğumdan ölüme kadar saçların ve tırnakların uzaması, kalbin hiç durmadan atması gibi görevleri yaptırıyor vücudumuza. Bu biyolojik makinenin bir de "zekası" var. Duyularla algılanan verileri işliyor, deneyim kazanıyor ve sürekli öğreniyor. Akıldan bahsediyorum. Bilinç ise apayrı bir hal. Bedenin ötesinde bir hal. Bilinç mutlak sevgi, mutlak affetme, mutlak iyilik, mutlak korkusuzluk yani mutlak " HUZUR " hali. Bence beyin bilinci üretmez, bilinç bedenin dışında evrende olan bir var oluştur. Bu bilgisayarımızdan serverlara bağlanıp youtube videosu seyretmek yada bulutta bulunan belgelere ulaşmak gibi bir şey. Yani bilince ulaşmak için telefonumuzun, bilgisayarımızın yani beynimizin içinde " doğru adresi " girip search yani arama yapmamız gerekir, böylece internetteki yani evrendeki saklı tutulan dosyaya yani bilincimize ulaşabiliriz. Ancak o arama butonuna doğru kelimeleri yazmalıyız.Bizi bilince götürecek parametreler: çekilen acı, şükür, ibadet, besmele, dua, esma gibi terkiplerin olduğunu düşünüyorum. O bilince ulaşıldığında başkalarının da bilinçlerini ( bir insanın, bir kedinin, bir ağacın ) seyredilebileceği, zaman ve mekandan bağımsız olunabileceği söyleniyor. Kanımca bu meziyetleri sindirebilmek için " OLGUNLUK" gerekiyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder