Renklere tahammülü olmayan bir kral vardı. Sadece kendi heykelinin grisine aşık olan bir kral. Kendine o kadar aşıktı ki tüm ülkenin rengarenk sevimli evlerini tekdüze griye boyamaya kalktı. Yarısı kandırılmış halk zaten ulu krallarından memnundu. Diğer yarısı ise kralın süvarilerinin demir yumruğu altında tutuklanmış, göz dağı verilmiş, sindirilmişti. Ama halk umut etmekten vaz geçmedi. Belki tüm hayatları griye boyanmıştı ama gökyüzü hala maviydi. Onlar da başlarını yukarı çevirdiler. Despot kral küplere bindi. Oldum olası maviye gıcıkdı. Mavi ona O'nun gözlerini hatırlatıyordu. Dalkavuklarının kendisine yaptıkları önerileri dinledikten sonra kararını açıkladı. Ülkedeki çalışma saatlerini değiştirdi. Gündüz dışarı çıkmayı yasakladı. İnsanlar göğün maviliği gidip hava karardıktan sonra dışarı çıkabilecekti. Böylece halkın O'nun gözlerini hatırlatan gök maviyi görmesini engelledi. Bir süre böyle devam etti. Hayatını gece karanlığında yaşayan halk bir gün ateş böceğini fark etti. Gecenin karanlığında bağımsızlığın güneşi gibi parlıyordu. Dalkavuklar durumu hemen krala haber verdi. Kral ,bu işi ben halledicem dedi. Öyle bir halledicem ki halk ateş böceğinin ışığının peşine kapılmak neymiş görsün, dedi. Sarayın büyücüsü krala; manda yoğurdu, medine hurması, kestane balı ve yulaf karışımından oluşan iksiri içirdi. Kral yılana dönüştü ve ateş böceğinin peşine düştü. Takip etti takip etti ve sonunda ateş böceğini yakaladı. Ağzını açmış tam ateş böceğini yemek üzereyken ateş böceği:- Bi dakka abi. Sana bir şey sormak istiyorum, dedi. Yılan durmuş ve:-Normalde kurbanlarımın bir şey sormasına izin vermem ama sor bakalım, dedi. Ateş böceği:-Ben seni kızdıracak bir şey mi yaptım?Yılan: -Yo, hayır Ateş böceği:-Peki ben senin besin zincirinde olan bir canlı mıyım? Yani beni yemenin sana bir faydası var mı? Yılan: -Hayır, yok. Ateş böceği: -O halde beni niye yemek istiyorsun? Yılan tıslayarak cevap vermiş: -Işığını görmeye dayanamıyorum.
Salih Onur Savaş
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder