Biliyorsunuz bu sayfada zaman zaman film eleştirileri yaparım. Ama bu sefer hayatımda ilk defa bir dizi hakkında yazacağım. Geçen Ağustos'da seyretmeye başladım ve bu Ocak'da bitti. Her gün 2 bölüm seyrede seyrede ilerledim. Ben öyle bir günde bir sezon izleyenlerden değilim. Kitaplarda olduğu gibi sinema da bir sanat ve sindire sindire gidilmeli bence. The Blacklist dizisinden bahsediyorum. Her sezonu 45 er dakikalık 22 bölümden oluşan 2013-2023 yılları arasında yayınlanmış polisiye-suç dizisi. 30 yıldır kanun güçlerinden kaçan ve bir hayalet gibi asla yakalanamayan FBI'ın yıllardır en çok arananlar listesinde yer alan Raymond Reddingdon adındaki uluslar arası bir suç baronu bir gün elini kolunu sallaya sallaya FBI merkezine gidiyor ve teslim oluyor. Muhbirlik yapma karşılığında dokunulmazlık kazanıyor ve FBI da Reddingdon için özel bir görev gücü oluşturuluyor. Ve Reddingdon FBI'a büronun haberdar dahi olmadığı suçluları ve vakaları teslim ediyor. Raymond Redingdon; zeki, kurnaz, gözü kara, acımasız ve esprili bir suçlu portresi çiziyor. Elinin uzanamayacağı yer yok. Raymond Reddingdon belki de televizyon tarihinin en karizmatik karakteri olmuş diyebilirim. Dizide ana hikayeyle gelişen yan hikayeler ve oyunculukların hepsi çok başarılı. Senaryo sizi her seferinde ters köşeye yatırmayı başarıyor. Siz yazı veya tura gelir diye bekliyorsunuz dik geliyor. İstihbarat, suç dünyası ve devletlerin karanlık yüzüne ilişkin harika bir dizi The Blacklist. Şiddetle tavsiye ediyorum. Bir izleyin bir daha bırakamayacaksınız.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder