25 Kasım 2024 Pazartesi

Özlem

 Özlemek ateş gibi bir duygudur. Ateş metaforunu yazılarımda çok kullanıyorum ama özlemek duygusuna gerçekten uyuyor. Ateş gibidir çünkü içinde sevgi barındırır. Sevgi karanlığı aydınlatır. Sevince dünyayı gerçekten görmeye başlarız. Ateş gibidir çünkü içinde özlem barındırır. Yani bir taraftan içinizi yakar. Sevgi olmadan özlem olmaz. İnsan çocukluğuna özlem duyar. İnsan hayatından çıkan dostlarına özlem duyar. İnsan sevdiğine özlem duyar. Eğer sevgi duyduğumuz şey sürekli elimizin altında olsa yani ona her an ulaşabilir olsak içimizi tatlı tatlı yakan o özlem ateşi asla varolmazdı. Aslında sevgi gönül ateşimizde pişen bir yemek. Özlem olmasa çiğ olurdu. O yüzden bir ömür boyu beklediğimiz aşk çok kıymetli oluyor, o yüzden hayatımızı adadığımız başarıya ulaşınca mutlu oluyoruz, o yüzden evlatlarımız kendi ayakları üzerinde durdukları olgunluğa eriştiklerinde huzurlu oluyoruz. Hayat bir ok ile yaydan ibaret. O oku atmak zorundayız. Biz bir yayız. O oku atmak için geriliyoruz, geriliyoruz... Gerildikçe canımız yanıyor. Ama yayı bırakınca ok yaydan fırlıyor ve hayat gayemize ulaşıyoruz. Canımız az evvel yaydayken şimdi attığımız oka dönüşüyoruz. Havayı yarıyoruz, rüzgarı bedenimizde hissediyoruz ve en tepe noktada hayatı kuşbakışı görüyoruz. İşte o zaman gerçekten yaşamanın farkına varıyoruz.Genelde insan geçmişine özlem duyar ama istisnaları da vardır. Bazen öyle bir hal olur ki sevdiğinizin elini tutarken onunla yanyanayken bile ona özlem duyarsınız. Bu çocuğunuz da olabilir, eşiniz yada sevgiliniz olabilir. Eğer etrafınızda böyle hissettiren kimseler varsa onlara sahip çıkın, değerini bilin. O oku mutlaka atın. Eğer siz atmazsanız başkasının yayına ok olursunuz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder