Geçen cuma namaza gittim. Vaaz bitmek üzereydi ve yerimi aldım. Başımı çevirdiğimde yanımda ortaokuldaki fen bilgisi öğretmenimi gördüm. Kendisine merhaba diyince o da tebessüm edip eliyle koluma dokundu. Kendisinin 1994-95 yılında öğrencisi olmuştum. Aradan 30 yıl geçmiş. Bu karşılaşma cuma namazında beni çocukluğuma götürdü. Orta birde ilk fen bilgisi sınavına iyi çalışmamış, dersi hafife almış zavallı annem tüm fen bilgisi kitabını okuyup çalışmam için renkli kalemlerle özetler çıkarmıştı. Buna rağmen o sınavdan 5 üzerinden 2 almıştım. Öğretmenim 2 aldığımı açıklayınca hüngür hüngür ağlamaya başlamış sınıfı birbirine katmıştım. Sanki zincirleme trafik kazasında tüm ailesini kaybetmiş bir kişinin cenazede ağlaması gibi ağlamıştım. Ağlamam okuldan sonrada devam etmiş annemin eczanesinde oturup annemle karşılıklı ağlamıştık. O sınav bana ders olmuştu. Düşük not aldığım o sınav biyolojiyle ilgiliydi ve o tarihten sonra girdiğim tüm biyoloji sınavlarından orta okul, lise dahil hep yüksek notlar aldım. Hatta üniversite sınavında 13 biyoloji sorusunda 12 doğru 1 boş yapmıştım. Yani anlayacağınız yolun başında kendi kusurumdan kaynaklanan bir kaza bana ders olmuştu. Ama 30 yıl önce ortaokul velediyken girdiğim o ağlama krizini hatırlayınca camide dudaklarıma buruk bir tebessüm kondu. Kendi kendime düşündüm. Belki de bu olay benim çok hırslı biri olduğumu gösteriyordur. Bilemedim...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder