Vakti zamanında Çinli bir çiftçi varmış. Bir gün çiftçinin atı kaçmış. Komşuları gelmiş ve " Bu çok kötü " demişler. Çiftçi " Belki " demiş. Ertesi gün çiftçinin kayıp atı beraberinde 7 vahşi atla birlikte çiftliğe geri dönmüş. Komşular " Bu çok iyi oldu " demişler. Çiftçi " Belki " demiş. Ertesi gün çiftçinin oğlu yeni gelen vahşi atlardan birine binmeye çalışırken düşmüş ve ayağını kırmış. Komşular " Bu çok kötü oldu " demiş. Çiftçi yine " Belki " demiş. Ertesi gün Çin ordusu ölümcül bir savaşın eşiğindeymiş ve kapı kapı gezip askere adam topluyorlarmış. Çiftçinin oğlunun ayağı kırık diye onu orduya almamışlar. Komşular " Bu çok iyi oldu " demiş. Çiftçi ise " Belki " demiş.
İbret verici bir hikaye değil mi? Bize her hayırda bir şer her şer de bir hayır olduğunu anlatıyor. Şu hayat herkesin kendi resmini çizdiği devasa bir tablo. Bu tabloya herkes kendi renkleriyle bir şeyler boyuyor. Ama biz faniler palette ki bazı renkleri biliyoruz. Algımız sınırlı. Oysaki Tanrı paletteki tüm renkleri biliyor. Bilgisi sonsuz. O yüzden hayatta elimizden geleni yapmalı Tanrı'nın planına yani kadere teslim olmalıyız. Çinli çiftçinin hikayesinden şunu anladım.Kötüye iyiye pek inanmamak lazım.Maharet kötünün içindeki iyiyi, iyinin içindeki kötüyü bulmaktır bence.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder