Herşeyin ilki güzeldir. Ömrün ilk devresi olan çocukluk mesela. İlk aşk, ilk öpücük. Kazandığınız ilk para. Artık resmi olarak sizi anne ve baba yapan kucağınıza aldığınız ilk çocuğunuz. Çocuğunuzun ilk adımları, konuştuğu ilk kelimeler... İlki bukadar özel yapan şey nedir? Galiba daha önce tecrübe edilmemiş olmasıdır. Hayat dediğimiz şey monotonlaşmaya mahkum mudur? Eğer insanın hep aynı kaldığını söyleyebilseydik cevap evet olurdu. Ama biz duyguları, aklı sürekli değişen hayatla diyalog halinde olan canlı varlıklarız. Dünkü ben ile bugünkü ben bile farklı. Çünkü yaşıyoruz. Bir olayı kıymetli yapan ona verdiğimiz tepkidir. Ben " Çocukluk yada ilk gençlik hayatın en güzel dönemidir " sözüne katılmıyorum. Hayatın her dönemi güzeldir ve özeldir. Bir objeyi yada deneyimi anlamlı kılan onun bilinmesi ve yorumlanmasıdır. Bu yorumu yapan kalbimizdir. Yaşamak bir anlamda yemek yapma sanatıdır. Bir fırıncı en iyi ekmeklerini gençken değil tecrübeli olduğu zamanlarda yapar. İnsan dediğin mutluluğu tıpkı bir ekmek gibi yapabilmeli. Hayat ve karşılaştığımız olaylar un ise biz o undan duygularımızı katarak hamurunu oluşturur, kalbimizde pişirir ve sıcacık mis gibi kokan mutluluğumuzu yaparız. O mutluluğu yeriz, artanını çevremize ikram ederiz. İnsanların yüzündeki tebessümü görünce bizde mutlu oluruz. Hayatta verdikçe artan tekşey mutluluktur. Mutluluk maruz kalınan bir etki değil içerden üretilen bir tavırdır. Eşiniz, evladınız, abiniz, ablanız, arkadaşınız, çatınız, aşınız, sağlığınız, Allah'ınız, kitabınız...işte bunlar mutluluk nedenleridir. Mutlu olmak ibadettir. Şu benim meşhur sözümde olduğu gibi:
Aşk din,
Mutluluk ibadet,
Sevgi ise Tanrı'dır.
Bugünden itibaren tavrınızı koyun ve hayatınızdaki en büyük keşfi yapın. İçinizdeki mutluluğu keşfedin.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder