Ölümsüzlüğe bu kadar kafayı takıpda ölümü bu kadar kolay unutan insandan başka bir varlık yoktur şu dünyada. Piyasa sağlıklı yaşam gurularından, anti eeycing koçlarından, yüz geren, liposakşın yapan cerrahlardan, uzun yaşamanın sırları diyen kitaplardan geçilmiyor. Evet yaşlanınca gençliğimizdeki güzelliğimizi ve enerjimizi yitiriyoruz. Ama ben yaşlılığın da kucaklanması gereken bir hal olarak görüyorum. Vücut fiyakamızın bozulduğu ve güçten düştüğümüz yaşlılık; dörtte üçü genç ve sağlıklı geçen ömrümüz için ödediğimiz bir zekat gibi bence. Nasıl ki zengin olan her yıl malının dörtte birini yoksula dağıtıyorsa bizde 60 yılı genç geçen ömrümüzün son çeyreğinde güzelliğimizi ve enerjimizi hayata emanet edip ihtiyar bir sonbaharı yaşıyoruz. O yüzden yaşlanmaya çokda kafayı takmamak lazım. Size asla yaşlanmayan bir şey söyleyim mi? İyi kişinin erdemleri asla yaşlanmaz. Böylece onlar iyi kişilere iyiyi öğretebilirler. Evet asla yaşlanmayan şey iyiliktir. İyilik meşalesini taşıyan kişi o ateşi başka insanlara da verirse taşınan meşaleler çoğalır ve yaygınlaşır. Ve meşaleler ilk sahipleri yaşamını tamamlasa bile nesilden nesile taşınmaya devam eder. O yüzden herzaman iyilik peşinde olalım, hayata iz bırakalım işte o zaman hayata kalıcı bir dokunuş yapmış oluruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder