Dedem doktordu. Kadın doğum uzmanıydı. Babam doktordu. Göğüs hastalıkları uzmanıydı. Şimdiyse abim doktor. O bir genel cerrah. Yani anlayacağınız bizim ailede hekimlik 3 kuşaktan beri devam eden bir gelenek. Bi ben arada manyak çıkmışım ve yazar olmayı seçmişim. Benim ise doktorlukla tek ortak yanım berbat bir el yazısına sahip olmam. Bilgisayarlardan önce doktorların berbat el yazılarıyla yazdıkları reçeteleri anlamaya çalışan zavallı eczacı annemi hatırlıyorum. Annemin özel bir yeteneği vardı.Reçetelerdeki kargacık burgacık yazıları NSA'de çalışan bir kriptoloji uzmanı yada Dan Brown'un Davinci Şifresi kitabının kahramanı semboloji uzmanı Robert Langdon gibi çözerdi annem. Dedim ya 3 kuşaktan beri ailemde doktor olmasına rağmen benim doktorlarla tek ortak yanım berbat bir el yazım olması. Bu uzun girizgahı niye yaptım izah edeyim. Dikkat hiçi her şeye dönüştürür demiş Goethe. İlk okulda güzel yazma dersimiz vardı. Mürekkebin koyulduğu hokkaya dolma kalemimizi daldırır, sonra deftere yazardık. Şimdi hokkadaki mürekkebi deftere döksek kağıdın üstünde hiç bir anlama gelmeyen anlamsız bir leke oluşur. Yani elde ettiğimiz şey hiçtir. Ama o mürekkebi dolma kalemin içine koyup kağıdın üstüne anlamlı kelimeler yazabiliriz. İşte burada mürekkepten anlamlı kelimeler çıkaran dolma kalem Goethe'nin bahsettiği "dikkattir". Dolma kalem bir "hiç" olan hokkadaki mürekkebi yazıya dönüştürerek "herşey" anlamına getirir. Bunu hayatın her alanına uygulayabiliriz. Dikkatimizi vererek yaptığımız işler değerli işlerdir.
Süper ellerine sağlık
YanıtlaSil