10 Aralık 2024 Salı

Cenga

 Cenga oyununu duymuş muydunuz? Hani prizma şeklindeki küçük ahşap parçalarından yaptığınız kuleden oyuncu arkadaşınızla sırayla bir parça çekiyorsunuz ve kulenin üzerine koyuyorsunuz. Oyun ilerledikçe zorlaşıyor çünkü masanın üzerindeki kuleyi ayakta tutan temellerinden bir sürü parça çekmiş oluyorsunuz ve o parçayı kulenin üzerine koyarken kule yıkılıveriyor ve oyunu kaybediyorsunuz. Hayatta tıpkı bir cenga oyunu gibi. Yıllar geçtikçe içimizden bir şeyler çekip çıkarıyor ve geçmişimizden çıkan şeyin yerine bugünümüze yani kulemizin üstüne yeni bir tuğla koyuyoruz. Mühendislik okurken statik dersi görmüştük. Eğer kulenin ağırlık merkezini gözardı ederek yanlış yere tuğlayı koyarsak o kule yıkılıyor. İnsan da öyle. Hayat bizden anamızı, babamızı, ailemizi dostlarımızı alabiliyor. Onların yeri boş kalıyor. Kulenin altı yani geçmişimiz eksiliyor. Ama oyunun kuralı bu. Çıkan her parça için bugünümüze yani kulenin üzerine yeni bir parça katmalıyız. Hayatımıza katacağımız yeni olayları, yeni insanları yaşamımızın dengesini göz ardı ederek yer verecek olursak maalesef cenga oyunundaki kule gibi yıkılıveririz. Bunu söylemek hoşuma gitmiyor ama hayat ortaya kendi yaşamımızı koyduğumuz; dikkat, denge, özen gerektiren tehlikeli bir oyun. O yüzden hayatımıza kimleri aldığımıza, hangi olayları odağımıza oturtacağımıza dikkat etmeliyiz. Bu olay, bu insan yaşamımda dengesizlik yaratır mı diye sorgulamalıyız. Yoksa kule yıkılır.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder