Otuz yıl önce internet emekleme dönemindeydi. Aradığınız her türlü bilgiyi anında önünüzdeki ekrana seren Google baba yoktu. Akıllı telefonlar ve tabletler yoktu. İstediğiniz müzik klibini yada eğitim videosunu izleyebileceğiniz youtube yoktu. Kral tv Number One tv vardı. Geçen yıllarda internet devrimi yaşandı tüm dünyada. Bilgi çağında yaşamamıza rağmen neden okullarımızda otuz kırk yıl öncesinin kısır eğitim anlayışı devam ediyor? Öğrenciler kitaplardaki bilgiye hapsediliyor. Duyu organlarımızı kullanırsak bir konuyu daha kolay öğreneceğimiz ve o bilgiyi daha hızlı şekilde belleğimize kaydedeceğimiz artık bilinen bir gerçek. Çocuklara tek boyutlu öğrenme olan kitaptan okuyarak eğitim vermek yerine görme ve işitme duyularını harekete geçiren üç boyutlu animasyonlarla eğitim verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Örneğin biyoloji dersinde ekrana insan bedeni gelecek. Çocuk bir bilgisayar oyunundaymış gibi " Deriyi kaldır " butonuna basacak. Bedenin ardındaki iskelet kas sistemini görecek. İmleci hangi kemiğin üzerine getirirse program sesli ve yazılı olarak bilgi verecek. Çocuk dahada zoomlayınca kalbin üç boyutlu animasyonunu görecek. Kesitinden kalp kapakçıklarını ve odacıklarını görüp kanın pompalanmasına şahit olacak. Şimdi söyleyin hangisiyle daha kolay öğrenilir? Körü körüne kitaptan okuyarak mı yoksa üç boyutlu animasyonu yaşayarak mı? Bence fizik, kimya, biyoloji dallarında öğrencinin kendi avatarıyla gezinebileceği sanal bir evren yaratılmalı. Metaverse tarzı. Öğrenci istediği anda o dersin animasyonunu tabletinden telefondan açabilmeli. Matematik konusunda yapay zekaya sahip yazılım hocalar öğrencinin resmini gönderdiği problemi bir kaç saniyede çözüp çözümü sunmalı. Milli Eğitim Bakanlığı konusunda uzman üç boyutlu animasyonlar hazırlayabilen personel istihdam etmeli. Eğitim müfredatına üç boyutlu animasyonlar eklenmeli ve eğitimde dijital çağa geçilmeli.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder