Bazen düşünüyorum ölüm neden kötü diye. Gerçekten kötü mü?Geride kalanlar ve özleneceğimiz için mi? Yoksa hesaba çekileceğimiz için mi? Oraya gidipte dönen yok, bilemiyoruz. Ama şu hayatta ruh ile beden arasında bocalıyoruz. Bedenimiz tüketici. Yemek, elbise, aksesuar, gezilen yerleri tüketmeye o kadar alışmışız ki farkında olmadan insanları, ilişkileri, dostlukları da tüketir hale geldik. Mutlu değiliz. Mutluluğun tersi olan üzgün olmaktan bahsetmiyorum. Ama içimizde noksan kalan bir parçadan bahsediyorum. Eksiğiz ama neyin eksik olduğunu bilemiyoruz. Tüketmeye öyle çok daldık ki düşünmeyi unuttuk. Düşünmek ruhun nefes almasıdır. Biz ruhumuzu nefessiz bıraktık, yaşarken manevi anlamda kendimizi öldürdük sonra da ölmekten korktuk. Açlığa terk edip öldürdüğümüz ruhumuzun hayaletinden korkar olduk. Birgün mahçup olduğumuz hayaletlerimizin karşımıza çıkmasından ve mahkemede alehimize tanıklık etmesinden korktuk. Marcus Aurelius, Roma imparatoru. Pek çok yaveri varmış ama içlerinden birinin özel bir görevi varmış imparatora karşı. Belli aralıklarla imparatora Memento Mori dermiş. Yani: Fani olduğunu hatırla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder