Arzularda katı, prensiplerde yumuşak davranıyoruz. Bahsettiğim bu katılık ısrarcılığı anlatıyor. Arzularımızı prensiplerimizin önüne konumlandırıyoruz. Arzular geçilmesi gereken bir nehirdir. O nehre köprü kurmamız gerekir. Ancak o zaman nehre düşmeden karşıya geçebiliriz. Bahsettiğim bu köprü prensiplerimiz ve ahlakımızı sembolize eder. Prensip ve ahlak olmadan nehri geçmeye çalışırsak içine atladığımız akıntıya kapılır, sürüklenip merkezimizden uzaklaşır ve sonunda nehrin sonundaki şelaleden uçuruma gideriz. Nasıl ki: dünyanın etrafında döndüğü ve tabi olduğu bir yıldız yani güneş var, elektronların etrafında döndüğü ve tabi olduğu atomun çekirdeği var, kaybolduktan sonra hep geri dönen günler ve geceler var, geri gelen bahar var, insanın gün sonunda geri döndüğü bir ailesi ve evi var; tabiatta her canlının bir şeylere tabi olması gerekir. Yörüngesini kaybedip dışarı savrulmaması için. Prensiplere ve ahlaka bu yüzden tabi olmalıyız. Her yerde olan hiç bir yerde değildir, demiş Seneca. Tarafımızı seçmek zorundayız. Bazen günah bazen sevap diyemeyiz. Bu tıpkı şuna benzer: iyi çilekler kutusundan alınan bir çileğin çürük çileklerin yanına konması gibidir. Bir süre sonra o iyi çilek de çürür. O yüzden hem orada hen burada olayım diyemeyiz. İyi olmayı seçiyorsak mutlak iyilik için çaba göstermeliyiz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder