Ahmet Hamdi Tanpınar Türk edebiyatının en önemli yazarlarından. Onun kült romanı Saatleri Ayarlama Enstitüsünü okudum. Tanpınar sıradışı bir metaforu sıradan hayat hikayelerinin arasına ustaca yerleştiriyor. Size herkesin çevresinde tanıyabileceği normal insanların normal hikayeleriyle geliyor. Abdusselam beyin yalnızlıktan korkmasından ötürü konağını ve çevresini kalabalık tutmak istemesi, Nuri efendinin saatlere olan tutkusunu kendine has bir felsefeye dönüştürmesi, kendinin iyi saatte olsunlarla muhatap olduğunu iddia eden esrarkeş Seyit Lutfullah'ın içinde bulunduğu delilik, Hayri Bey'in kendini bulma yolculuğu...
Tanpınar'ın metinlerinde kendine has bir hüzün var. Hikayedeki dramatik unsurlar okura sille vurmuyor lakin sizi vücudunuza giren sinsi bir virüs gibi yavaş yavaş ele geçiriyor. Romanın baş kahramanı Hayri beyin talihinin, müteşebbis iş adamı Halit Ayarcıy'la tanışması sonucu değişmesine tanık oluyoruz. Kimin aklına gelir? Halit bey Saatleri Ayarlama Enstitüsü diye bir fikirle ortaya çıkıyor. Bu kurum şehrin meydanlarında yada normal vatandaşların geri kalmış saatlerini ayarlıyor ve dünya çapında ünlü oluyor. Burada Hayri beye görev veriyor ve Halit-Hayri ikilisinde bi tarafta kendine güven ve projeye inanma, diğer tarafta kendine güvensizlik ve şüphe tezatlığına şahit oluyoruz. Halit beyin himayesinde Hayri'nin kendisinin ve ailesinin değişimine şahit oluyoruz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder