Bu sabah beni çok mutlu eden bir haber aldım. Aile dostumuz olan bir ablamın oğlu çok iyi bir üniversiteye birincilikle girmiş. 2005 yılının eylülü daha dün gibi gözümün önünde canlandı. Annemle İstanbul'a gitmiş doğum yaptığından ötürü aile dostumuzu tebrik etmiştik. Taa 18 yıl önce. 18 yıl öncenin kundakta önümüze getirilen bebeği bugün boylu poslu üniversiteli yakışıklı bir genç adam olmuş. Yavrularının büyüyüpde bugünlere geldiğini görmeleri bir anne baba için kimbilir ne kadar mutluluk verici bir olaydır. Ben babalık duygusunu hiç yaşamadım. Bu saatten sonra da yaşamayı düşünmüyorum. Genelde çevrem beni insan-ı kamil olarak niteler ama zor bir adamım. On yıldan fazladır kendimi ilişkiye kapamıştım. Ta ki geçen yaza kadar. Geçen yaz farklı şehirde yaşayan bir kadınla ilişki yürütmeye çalışmıştım. Ancak iki ay sürebildi. Onu kendisine kesin ayrılık kararımı bildirdiğimde sadece 1 saatliğine yüz yüze gördüm. Kendimi ilişkiye kapadığım uzun yıllarda " Acaba ihtiyacın olan bir aşk mı? " düşüncesi zaman zaman zihnimi yokladı. Ama bu son ilişki kendimi tanımamı sağladı. Yalnız yaşadığım yıllar beni bencilleştirmiş. Kendimi bir başkasıyla paylaşamayacağım kadar çok seviyorum. Buda bi şey. Kendini sevmek yani. Aşk ilüzyonu ile başlayacak, didişmelere evrilecek ve sonunda kadın erkeğin ruhlarını içlerinden çekip robota bağlayacakları sahte bir ilişki istemiyorum. Sırf herkes evlenip çocuk sahibi oluyor diye sırf adet olduğu için aynı yoldan gitmek istemiyorum. Bi de kendimi bir çocuğun sorumluluğunu taşıyacak, büyüyüşüne sabırla yaklaşacak olgunlukta göremiyorum. Kendini bilmekde bi şey ve ben en çok kendimi seviyorum.Ama evlat sahibi olan arkadaşlarıma sonsuz saygı duyuyorum. Büyük iş başarıyorlar. Öğrencilik okul okuyunca bitmez. Analar babalar çocuklarından da öğreniyorlar. Bir çocuk insanın en büyük öğretmenidir. Tüm ana babalara çocuklarıyla güneş gibi aydınlık, gök kuşağı gibi renkli cıvıl cıvıl günler diliyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder