10 Temmuz 2025 Perşembe

Hayat ve Zaman

 İnsanın hatırlamaya ihtiyacı vardır. O yüzden devletler ölçütünde tarih bilimi gelişmiştir, o yüzden toplumun en küçük yapı taşı olan insan ölçütünde nostalji vardır. Hatıra dediğimiz şey biraz flu bir bölgedir. Hiç bir zaman net olmamıştır. İnsanın yaşanmışlıkları arttıkça zihnimiz geçmişi yeniden yorumlar ve hatıralar değişime uğrar. Yıllar önce beyin cimnastiği yaptığım bir dönem not defterime düşüncelerimi aktarırken " Geleceği hatırlamak " diye bir ifade yazmıştım. Size de muhakkak olmuştur. Bazen rüyalarımız çıkar, andığımız biri biraz sonra telefon eder, aklımıza gelen şey başımıza gelir yada geçmişte hayalini kurduğumuz hayat vakti gelince gerçek olur. Ben etrafımızda cereyan eden 3 boyutlu maddesel hayatı akan bir nehrin yüzeyine benzetiyorum. Biz ise boynumuza kadar gelen suda durarak hayatın gözlemcisi oluyoruz.Nehrin üzerinde yüzen ve görebildiğimiz uzaktan gelip yanımızdan geçip giden balıklar var. Bu yüzeydeki balıklar şimdiki zamanı temsil ediyor. Yani aslında hayat dediğimiz şey bir noktadan diğer noktaya yapılan bir yolculuk değil. İnsan yerinde ( suyun üstünde ) sabit kalıyor, zaman insanın içinden geçip gidiyor. İnsan statik, zaman ise dinamik. İşte kendini akışa bırakmak dediğimiz şey tam olarak bu. Hayat suyun üzerinde kalabilme sanatı. Su yani zaman ( hayat ) bizim dostumuz, kaldırma kuvveti var.Akıp giden derenin dibinde ve dışarıdan bakınca çıplak gözle göremediğimiz balıklar ise gelecek zamanı temsil ediyor. İşte bazen insanlar bilinç altına ( nehre ) dalarak suyun dibinde yüzen geleceğe dair kesitleri ( balıkları ) görebiliyor. Yani geleceği hatırlıyor. Bu rüyalar, ilham, işaretler vasıtasıyla gerçekleşiyor. Ama bilinç altına dalmak her zaman mümkün olmuyor. Çünkü nefesimiz yetmiyor. Bilinç altında sürekli kalmaya çalışırsak psikolojik anlamda boğuluruz hasar alırız. O yüzden dikkatli olmalıyız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder