Klasik bir iş hayatı ve mesai kavramlarının dışına çıkalı çok oldu. Güneş doğmadan önce güne erkenden başlıyorum. İki fincan kahve eşliğinde youtube dan müzik dinleyerek kendime geliyorum. Sonra deniz kenarındaki çay bahçesinde Türk kahvemi içerken marmara denizini, denizin üzerindeki adaları ve sisli İstanbul siluetini izliyorum. İstanbul'a mesafeli olmak ona uzaktan bakmak daha güzel... Arkamdan sabah güneşi vurmaya başlıyor ve ağaçlardaki kuşların ötüşmelerini dinliyorum. Sahile vuran dalgaların sesi bana huzur veriyor ve günlük blog yazımı yazıyorum. Sonra 2 enyakın dostum olan abilerim katılıyor bana. Yıllar önce bir üniversite öğrencisiyken yaz tatilimde yerde sırt üstü yatarken Allah'a ettiğim dua aklıma geliyor" Allah'ım beni yalnızlığın cehenneminden kurtar " diyordum. Halen bir hayat arkadaşına sahip olmasamda çok şükür artık en azından dostlarım var. Çay bahçesinde muhabbetimizi yaptıktan sonra arabaya biniyoruz ve dört arkadaş Yalovanın Gacık köyüne gidiyoruz. Ne zaman dört oldunuz diye soracaksınız şimdi. Dördüncümüz arabayı kullanan Murat abimin küçük oğlu. 4 yaşında çok tatlı bir oğlan. Üzerinde İcardi tişörtü, elinde babasının bir kaç gün önce aldığı cep telefonu. Telefonla etrafın, bizlerin habire fotoğrafını çekiyor. Köye yaklaştıkça şehir betonluğunu yitiriyor ve bağlar, bahçeler, ormanlar başlıyor. İnsan tabiatın içine girince kendini nefis hissediyor. Bazen doğaya kaçmak lazım. Köyde Volkan abimin annesini ziyaret ediyoruz elini öpüyoruz. Sonra dev çınar ağacının altındaki kahvede çaylarımızı içiyoruz. Birden bire aklıma geliyor bundan 35 yıl önce rahmetli babam beni bu köye getirmişti diye. O zamanlar Murat abimin oğlundan biraz daha büyüktüm daha çocuktum. Yıllar ne kadar çabuk geçmiş diyorum. Artık orta yaşlı bir adamım. Paragöz müteahhitlerin ve onları rantlayan siyasilerin tecavüzüne uğramamış halen yeşilliğini ve doğasını koruyan köylere, yanımdaki 4 yaşındaki masumiyetini korumuş Murat abimin oğluna bakınca içim umutlanıyor. Çocuklarımıza daha iyi bir ülke ve gelecek bırakmak için kalemimin son kelimesine kadar mücadele ediceğime dair kendi kendime söz veriyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder