30 Mart 2024 Cumartesi

Öfkenin Arkası

 Öfkeli bir toplum olduk. İşyerinde, sokakta, trafikte... Öfke her yerde. Hele öfkeye öfkeyle karşılık verilirse kavga çıkıyor. Öfkenin örtüsünü şöyle bir kaldırıp baktığımızda altından korku çıkıyor. Evet korku. Öfke gibi alevli ateş kusan duygunun altında yatan gerçek; kırılgan masum bir duygu olan korku. Büyük patrondan azar yemekten ve sicilinin bozulmasından korkan amiriniz işi gereği gibi yapamamışsanız size bağırır, azarlar, öfkelenir. Ergen bir çocuk babasının arabasını kaçırırsa baba oğluna öfkelenir, bağırır, ceza verir. Çünkü baba reşit olmayan oğlunun kaza yapmasından korkuyordur. Kendisine yada başkalarına zarar vermesinden korkuyordur. Yada bir yemekte kocasına yakınlaşan bir kadın gördüğünde kocasının kötü bir niyeti olmasa bile kadın eve gidince kıyameti koparıyordur. Kadın aslında kocasını kaybetmekten korkuyordur. O bağırmasının, çağırmasının altında kocasına olan sevgi vardır. O yüzden öfkeli biriyle karşılaştığımızda ona karşılık vermek yerine konuşarak öfkesinin altındaki korkusunu anlamaya çalışmalıyız. O ateşin altındaki korkusunu kırık kalbini görmeliyiz ve şifa olmalıyız. Alışkanlık haline gelen öfke zihne mayınlar döşer ve ortaya çıkan her bahanede her kıvılcımda kronikleşen patlamalara ve yangınlara neden olur. Öfkesi kronikleşmiş bir kişi sürekli azap halindedir. Hem kendinin hem çevresinin ruhunu törpüler. Öfkeyi kronikleşmeden durdurmalıyız yoksa bir kanser gibi tüm bünyeyi ele geçirir. Öfkeli insandan korkmamalıyız. Sonuçta onun öfkesinin altında korkan, ürkek bir gönül olduğunu hatırlamalı konuşarak derinine ulaşmalı ve o kişiyi öfkesinden kurtarmalıyız. Bu süreçte ondan kötü söz işitsekte kişisel almamalıyız. Çünkü o kişinin derdi bizimle değil kendisiyledir. Şunu unutmayalım.Hepimiz kardeşiz ve yaralı gönüllere yardım edip onları güvene ulaştırmak boynumuzun borcu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder