Ahenk küçük şeyleri büyütür. Ahenksizlik ise büyük şeyleri yok eder. Atatürk'ün başlattığı kurtuluş mücadelesini ele alalım. Birinci dünya savaşının mağlubu bir imparatorluk Sevr anlaşmasını imzalamış toprakları yabancı devletler tarafından parçalanıyordu. Bir dahi çıktı. Samsun'a ayak bastı ve Erzurum-Sivas kongrelerini düzenledi. Aslında halkın gönlünde yanan ateşi dile getirdi. BAĞIMSIZLIK. Kurtuluş savaşı dahi bir maestronun yönetiminde birbiriyle ahenk içinde olan dev bir orkestranın yarattığı eserdir. Bu ahenk; Samsunda yakılan küçük bir ateşi büyütmüş ve yurdun dört bir tarafına ulaştırmış sonucunda düşman kovulmuş bağımsız Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur. Bu bir başarıdır. Peki başarı nedir? Başarı elde etmek istediğin şey, mutluluk ise elde ettiğin şeyi sevmektir. Kurtuluş savaşını vererek büyüklerimiz cumhuriyeti elde ettiler. Ve onlar cumhuriyeti sevdiler yani mutluydular. Peki 100 yıl sonra biz toplum olarak mutlu muyuz? Cumhuriyet sadece bir yönetim şekli değil bir fazilettir. Cumhuriyet her bir vatandaşın eşit haklara sahip olmasıdır. Emeklinin 12.500 lira emekli aylığına mahkum edilip, yandaş bürokratların o bu şu kurumlardan yüzbinlerce lira ballı maaşa bağlanması değildir. Cumhuriyet kadın-erkek eşitliğidir. Cumhurbaşkanının kendi kadınına af buyrun " sürtük " demesi değildir. Cumhuriyet liyakattır. AKP li memurların mülakatta kendisinden sınavda daha yüksek puan almış adayların yerine atanması değildir. Cumhuriyet hizmettir. Şehirlerin dayanıklı hale getirilmesi için toplanan deprem vergileriyle duble yol yapmak hiç değildir. Cumhuriyet halkın devlete güvenmesidir. Vatandaştan üç kuruş para toplamak için "imar barışı" adı altında kaçak yapılara ruhsat verip ilk depremde devlete güvenmiş 200 bin insanı enkaz altında bırakmak değildir. Cumhuriyet ATA'ya saygı demektir. Atatürk'e "ayyaş" demek değildir. Biz gerçekten mutlu muyuz cumhuriyeti seviyor muyuz sevgili okur? Yoksa cumhuriyet yerine bize başka bir şey mi dayatılıyor?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder