Korku. İnsan bilmediği ve hazır olmadığı durumlardan korkar. Bir öğrenci ders çalışmadıysa öğretmeninin onu sözlüye kaldırmasından korkar. Bir esnaf ekonomik krizden korkar. Çünkü dükkanının krizden nasıl etkileneceğini bilemez. Savaşta bombalanan şehirdeki bir kişi göklerde gürleyen uçak sesinden korkar. Çünkü bir sonraki bombanın evinin üstüne gelip gelmeyeceğini bilememektedir. Korkularımızın ardında; geleceğin bilinmez oluşu ve hayatın bizi eksilteceği, bizden birşeyler götüreceği gerçeği yatar. Korku salt kötü bir şeydir diyemeyeceğim. Korku insanı motive eder çaba göstermesini ve geleceğe hazırlık yapmasını sağlar. Ağustos böceği ile karınca masalındaki gibi karınca kışın aç kalmaktan korktuğu için tüm yaz boyunca çalışıp evine yiyecek depolar ve zorlu kışı rahat geçirir. Faydalı korkuyu böyle özetleyebiliriz. İnsanoğlunun en büyük korkusuna gelecek olursak. ÖLÜM. Öldükten sonra kefenlenip iki metrelik çukura kapatılacağımız fikri. Çok ürpertici değil mi? Karanlık, dar bi alanda tutsak olmak...Aslında biz doğduğumuz andan itibaren Tanrı'nın ruh parçası olan ruhlarımız kısıtlı algılara sahip beden kafesine kilitleniyor. Yaşamımız boyunca ruhlarımızın bedende tutsak kalması iki metrelik kabirde kalmamızdan çokda farklı bir şey değil. O yüzden çokda korkmamak lazım. Allah'ın planına yani kadere inanan kişi, ömrü boyunca vicdanını dinleyip ahlaklı yaşayan kişi, dinini kendini bilen ve yaşayan kişi hiç bir şeyden asla korkmaz. Korkmayalım. Korkularımızın efendisi olalım.Ama şunu unutmayalım. O sözlü var ve ahiret gününde hepimiz tahtaya o sözlüye kalkacağız... Bundan kaçış yok. O yüzden bunun farkında olarak kalan günlerimizi değerlendirelim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder