22 Haziran 2023 Perşembe

PKK'nın tarihçesi

 1970'li yıllarda devletin üst kademesinde gizli toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı olduğu ve bu durumun ileride devlete zarar vereceği konuşuldu. Türkiye'nin önünde iki seçenek vardı. Birincisi petrol bakımından zengin bölgeleri( Türkiye'nin güneyi) işgal etmek. Bu askeri açıdan mümkündü. Ama dünyada yaratacağı imaj ve yaşayacağımız baskılardan ötürü mümkün değildi. İkinci seçenek ise kurucu liderleriyle çok önceden gizli anlaşmalar yapacağımız Türkiye'nin kontrolünde bir Kürt devleti kurulması. Kürt devleti bizim kontrolümüzde olacağı için topraklarındaki yer altı zenginliklerinden faydalanabilecektik. Bu devletin temellerinin atılabilmesi için güney doğu bölgelerimizde yapılacak silahlı eylemlerle geleceğin Kürt devletinin çekirdeğini oluşturacak örgütün propaganda yapması ve palazlanması sağlanacaktı. Bir akşam Ankara'da üniversite okuyan bir genç yurdundan alındı ve Gölbaşındaki bir villaya getirildi. Karşılaştığı insanları görünce eli ayağına dolaştı. Karşısında Cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı, MIT müsteşarı ve komutanlar vardı. Kendisine örgütü kurma görevi tebliğ edildi. Genç devletin kontrolünde kurulacak Kürt devleti sonrası devletin petrole kavuşabilmek için kendi sınırlarında akıtılacak masum kanını kabullenmesi karşısında dehşete kapıldı. PKK kuruldu. 1970 li yıllarda gölbaşındaki bu gizli toplantının mahremiyetini tehlikeye atacağı düşünülen askerler, bürokratlar ve gazeteciler derin devlet tarafından bir bir infaz edildiler. Rahmetli Uğur Mumcu da Gölbaşındaki bu gizli toplantının izini sürüyordu. Yukarıda bahsettiğim olaylar Serdar Turgut'un 28 Ağustos 2012 tarihli Derin PKK yazısından derlenmiştir. PKK 1980 lerde silahlı eylemlere başladı. Sosyoekonomik yönden geri kalmış doğu bölgelerimizdeki cahil gençleri kandırarak dağa çıkardı ve örgüte eleman devşirdi.

ABD-Irak arasında yaşanan birinci körfez savaşından sonra kuzey Irak'taki kürtlerin güvenliğini sağlamak amacıyla ABD'li askerlerden oluşan Çekiç Güç adında bir oluşum bölgeye geldi. Çekiç Güç PKK'ya silah sağladı, eğitti, donattı ve böylece PKK doksanlı yılların başında palazlandı ve kanlı eylemlerini arttırdı.
1999 yılında örgütün elebaşı Abdullah Öcalan yakalandı ve İmralı'da hapise kondu.
2010 lara geldiğimizde Suriye'de iç savaş başladı. Bölgede terör örgütü İŞİD belası çıktı. PKK'nın bir kolu olan PYD-YPG'ye İŞİD'e karşı savaşıyorlar bahanesiyle ABD tarafından silah sevkiyatı başladı. Türkiye bundan rahatsız oldu. Türkiye raporlarla PYD-YPG'nin terör örgütü PKK'nın bir kanadı olduğunu söylemesine karşın ABD bu durumu kabul etmiyor silah yardımlarını günümüzde halen sürdürmektedir. Günümüzde PKK'nın finansmanına gelecek olursak.
PKK Avrupa'daki uyuşturucu ticaretinde %80 paya sahip. Örgütün uyuşturucu ticaretinden elde ettiği yıllık gelir 1,5 milyar dolar. PKK uyuşturucunun üretiminde, dağıtımında ve sokaklarda satışında rol oynuyor. PKK'nın Avrupa'daki faaliyetlerini merkezi Belçika'da bulunan Demokratik Kürt Toplum Kongresi ( KCDK-E ) isimli kurum organize ediyor. Pkk'yı terör örgütleri listesine alan ama ona karşı tavır almayan Avrupa iki yüzlülük yapıyor. Avrupa farkında değil ama pkk uyuşturucu ticareti yaparak Avrupa'nın çocuklarının da hayatını karartıyor.
Son olarak 1960 larda MİT müsteşarı Fuat Doğu Fethullah Gülen'e komunizmle mücadele derneği kurması görevini tebliğ etti ve Gülen devletin içine bizzat MİT tarafından alındı. 1970 lerde devlet gelecekte kurulacak bir kürt devleti vasıtasıyla enerji kaynaklarına ulaşabilme planını yaptı ve örgütü kendi eliyle kurdu. Sonra örgüt kontrolden çıktı ve başımıza bela oldu. Ben bu fikrin bürokratlar vasıtasıyla ABD'den geldiğini düşünüyorum. Tıpkı CIA güdümündeki MİT müsteşarı Fuat Doğu'ya FETÖ'nün ABD tarafından Türkiye içinde kurdurulması gibi. Ülke olarak yabancı akıl hayranlığından ne çok çekmişiz değil mi sevgili okur. O yüzden askeri ve siyaset alanlarında yüzde yüz milli olmalıyız. 

1 yorum:

  1. Toplum mühendisliği ile ilgili senaryolar ve komplo teorileri gerçeklerle pek örtüşmez.Ya da toplum mühendisliği bir yerde kontrolden çikar.1980 askeri darbesinden sonra Diyarbakır Cezaevinde yaşananlar da bu teorinin bir parçası olmalıydı hiç bahsedilmemis.Oradaki işkence ve ölumler PKK nin toplumsal taban bulmasını sağlamıştır.

    YanıtlaSil