22 Haziran 2024 Cumartesi

Hamal

 Yenilgilerden hoşlanmıyoruz. Daha çocukken izlediğimiz çizgi filmlerde yenilginin kötülere has olduğu taze zihinlere kavratılıyor. Yenilgiyi kötülere has bir özellik olarak algılıyoruz.


Kötü kavramını biraz açayım. Kötüyü sadece ahlak ve davranışı fena olan olarak kullanmadım. Kötü: yeterince güçlü olamama, yeterince güzel yada akıllı olamama, yeterince zengin olamama, herhangi bir konuda yeteri kadar iyi olamama halinin kişide yarattığı eziklik duygusu.

Ezilmek istemiyoruz. Küçük düşmekten ölesiye korkuyoruz. Oysa insan; fakirlikle, gittiği yada gidemediği üniversiteyle, eski kıyafeti yada eski ayakkabısıyla küçük düşmez. Eğer yalancıysan, kendini beğenmişsen, ahlakında sorun varsa, insanlar arkandan iyi lakırdı etmiyorsa işte o zaman küçük düşersin.

Yenilgiyi hayatın doğal bir parçası olarak kabul ettiğimizde işte o zaman hayattan bir şeyler öğrenmeye başlayacağız. Çünkü yenilgi; başımıza gelen bir felaket değil içinden dersler çıkaracağımız bir öğretmendir.

İnsana Tanrı tarafından hayal gücü bahşedilmiş. Doğamızda hep daha iyisini istemek, hayal etmek var. Modern insan daha iyisi için türlü türlü yükün altına giriyor. Sırtımıza çuvalları alıyoruz ve ağırlıktan ötürü kanter içinde kalıp hayat yolundaki yürüyüşümüzde yavaşlıyoruz. Öyle gereksiz yükler yükleniyoruz ki artık kıpırdayamaz hale geliyoruz. Ama serde gurur var. O çuvalı bırakırsak kaybetmiş damgası yemekten korkuyoruz. O yükün altında ezilip nefes nefese kalmaktansa, kaybetmek yeğ değil midir sevgili okur? Kaybetmeyi de bilmeliyiz ilerideki yeni zaferler için. Hayatta hiç bir yük altında ezilip tutsak olmamıza değmez.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder