Maraton koşmak bana pes etmemeyi öğretti.
İspanyol sevgilim bana kazanamayacağın savaşa girmemeyi öğretti. Farklı ülkelerdeydik, aramızda yirmi yaş fark vardı, buluşmalarımız aylardan sonra bir kaç günle sınırlıydı... Dört yılın sonunda ben pes ettim ve bitti...
Ama hakkını yemeyim. O kadın bana aynı zamanda aşkı, sevmeyi ve tutkuyu öğretti.İspanyoldan sonra aşık olduğum kadın bana kaybetmeyi de öğretti. Beni reddetti. Öyle bir kalbim kırıldı ki bi daha kırılabilecek kalbim kalmadı...
Beyin kanaması geçirip üç sene yatalak yaşayan babam bana sağlığın kıymetini öğretti. Üç yıl boyunca yemeğini yedirdim altını temizledim. Babam adeta bebeğim olmuştu. Ben o kabus gibi geçen yatalak üç yılda babamın babası oldum. Belki hayatımda hiç karım ve çocuğum olmadı ama ben babama babalık yaparak babamdan babalığı öğrendim.
Sağlığın kıymetini sadece rahmetli babamın hastalığından öğrenmedim. Dokuz yaşında küçücük bir çocukken yaşadığım beyin ameliyatından öğrendim. Beden derslerinde arkadaşlarım koşup oynarken ben bahçedeki çeşmenin başına çöküp onları izledim.
Yıllar sonra belki çeşme başında oturmuş ameliyatlı başını korumak için arkadaşlarıyla oynayamayan o hüzünlü çocuğun içinde büyüyen hayvanı serbest bırakmak için dünyanın dört yanında maratonlar koştum. Ve çeşme başındaki o hüzünlü çocukla yıllar sonra helalleştim.
Yıllar sonra belki çeşme başında oturmuş ameliyatlı başını korumak için arkadaşlarıyla oynayamayan o hüzünlü çocuğun içinde büyüyen hayvanı serbest bırakmak için dünyanın dört yanında maratonlar koştum. Ve çeşme başındaki o hüzünlü çocukla yıllar sonra helalleştim.
Kazık yedim, ruhum tecavüze uğradı, ruhum sakatlandı... En dibi gördüm. Ama o en dipten de çıkmayı öğrendim. Yediğim kazıklardan hayatla helalleşmeyi öğrendim. Bana zararı olanları ve olacakları affettim.
Ey vakit ayırıpta bu yazıyı şu an okuyan sevgili okur. Bu yazıyı sana itafettim.
İşte tüm bunlar beni yenilmez yaptı. Hiç bir şeyden korkmuyorum artık. Korkusuzluğum kadar özgür, vicdanım kadar düzgünüm. Dünyadaki şanssız insanların açlığı, muhtaçlığı ve köleliği kadar üzgünüm.
İstiklal marşımız bile " korkma " diye başlıyor. O yüzden sende korkma sevgili okur. Korkularına hükmet, korkularının efendisi ol.
Unutma insan göklerden geldi ve yine göklere gidecek. Adalet hesap gününde tecelli edecek. Bunu sakın unutma. Uçmak bizim fıtratımızda var. Çabada ve tevekkülde ol. Çabanı ve tevekkülünü kanatların yap ve uç. Uç göklere. Yüksel yüksel ve hayata yukardan bak. Korkularını ardında bırak.
İşte tüm bunlar beni yenilmez yaptı. Hiç bir şeyden korkmuyorum artık. Korkusuzluğum kadar özgür, vicdanım kadar düzgünüm. Dünyadaki şanssız insanların açlığı, muhtaçlığı ve köleliği kadar üzgünüm.
İstiklal marşımız bile " korkma " diye başlıyor. O yüzden sende korkma sevgili okur. Korkularına hükmet, korkularının efendisi ol.
Unutma insan göklerden geldi ve yine göklere gidecek. Adalet hesap gününde tecelli edecek. Bunu sakın unutma. Uçmak bizim fıtratımızda var. Çabada ve tevekkülde ol. Çabanı ve tevekkülünü kanatların yap ve uç. Uç göklere. Yüksel yüksel ve hayata yukardan bak. Korkularını ardında bırak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder