Ayşe Kulin'in Sevdalinka adlı romanını okudum. Roman doksanlı yılların başında Sırpların katliamına uğrayan Bosnalıların hikayesini filtresiz bir şekilde anlatıyor. Bosnalı kadın gazeteci Nimeta'nın kocası, çocukları ve yasak aşkı Hırvat gazeteci Stefan arasında kalmasını, kaderin ailesini ve Stefan'ın yollarını kesiştirmesine okurken arka planda Sırpların müslümanlara yaptığı soykırımı ve Saraybosna'nın uğradığı fiziki ve ruhsal yıkıma şahit oluyoruz. Boşnak gazeteci Nimeta'nın hikayesinde yıllanmış evliliklerde karı-kocanın birbirine yabancılaşması ve kadının düştüğü duygusal boşlukta başka bir erkekte şevkati aramasını ve ailesiyle gizli aşkı arasında tercih yapmasını görüyoruz. Sevdalinka yazılırken konusu çok iyi araştırılmış bir kitap. Hatta yazarı Ayşe Kulin Bosna'ya kadar gitmiş ve insanlardan savaşın hikayelerini dinlemiş. Ortaya harika bir tarihi roman çıkmış. Bu kitap beni 1992-1996 yılları arasında Bosna'da neler olduğunu düşünmeye itti. Peki Bosna'da neler oldu?Slobodan Milosevic Sırbistan Komünist partisi lideriydi. Emrindeki medyada çıkan haberlerle ve kışkırtıcı demeçlerle sırpların milliyetçi duygularını sömürüyor ve onları galeyana getiriyordu. Seksenli yılların sonunda yönetime geldi.Sırp milliyetçiliğini körükleyecek provakasyonlarda yapılıyordu bu arada. Her şey planlı. Yugoslavya'ya bağlı Slovenya, Hırvatistan ve Bosna Hersek bağımsızlıklarını ilan ettiler sırasıyla. Bu ülkelerin bağımsızlığını ilan etmesi Milosevic'in umrunda değildi. Onun niyeti azınlıktaki sırpların yaşadığı toprakları Sırbistana katmakdı.Sırp ordusu önce Hırvatistan'a giriyor ve katliamlar yaptı.Miloseviç Bosna içinde yaşayan azınlık sırpların hayatlarının tehlikede olduğunu bahane ederek ordusunu Bosna topraklarına gönderdi. Amacı Bosna topraklarının bir kısmını Sırbistana katmak. Boşnaklar katliama uğradı. Kadınlara tecavüz ediliyor, küçücük bebeler öldürülüyordu. Şehirlerin alt yapısı hedef alınıyordu. Haberleşme kesiliyor, sosyal hayat ve ekonomi bitiyordu. Tüm bunlar olurken batı sessizliğini koruyordu. Boşnakların müslüman oluşu Hristiyan batının suskunluğunun nedeniydi. Size Bosna'da neler olduğunu bir kaç örnekle açıklayım. Kadınlar aynı gün içinde otuz kırk kere tecavüze uğramışlar. Direnenlerin memesi kesilmiş ve öldürülmüş. Erkekler çırıl çıplak soyularak birbirleriyle cinsel ilişkiye zorlanmışlar. Direnenlerin kolları, bacakları, yumurtalıkları kesilmiş. Okul otobüsündeki çocuklar taranmış. Üç dört yaşlarındaki iki çocuk çimento karıştırma makinesinin içine atılmış. İki yaşındaki bir bebe anneannesinin kucağından koparılarak köprüden nehre atılmış. Medeniyet ikinci dünya savaşında Yahudi soykırımından ders almamışki bu olaydan elli yıl sonra Bosna'da müslümanlar soykırıma uğradı. 1995 yılında Srebrenitsa katliamında tam 8372 Bosnalı soykırıma uğradı. Batı ise iş işten geçtikten sonra barış gücüyle bölgeye müdahale etti. Edebiyat unutkan vicdanın anılarla cezalandırılmasıdır. Bisna katliamını anlatan Ayşe Kulin'in kitabı bu yüzden çok değerli. Biz okurlara, yeni kuşakların vicdanına Bosna'daki soykırımı hatırlattığı için. Savaşlardan ders almamız ve yurtta sulh dünyada sulh prensibiyle savaşmayan barış yanlısı idarecilerin ve toplumların yaşaması dileğiyle. Sevgiyle kalın.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder