Geçen gün İngilizlere ait yüzer mülteci gemisi Bibby Stockholm'ün haberi düştü sosyal medyaya. İnsan haklarına ve demokrasiye ne kadar saygılı olduklarını dile getiren batı bunu da yaptı ve hapishaneyi andıran tarihin ilk yüzer mülteci kampını kullanıma soktu. İngilizlerin gerekçeleri ise şu: Mültecilerin gemide barınma masraflarının çok daha ekonomik oluşu. Yüz elli-iki yüz yıl önce siyahilere yapılan ırkçılığın, köleliğin günümüzde nasıl tarihi bir ayıp olarak anılıyorsa gelecekte günümüzde kurulan gayri insani şartlardaki mülteci kamplarında mazlumların maruz kaldığı kötü muamele yine tarihi bir hata ve ayıp olarak görülecek. Eğer bir savaş varsa ve orada ölümden kaçan insanlar varsa mülteciler dünya devletleri tarafından adil ve eşit oranda kabul edilmelidir. Mültecilerin iki yüzlü batı tarafından dışlanması hakkaniyetli değildir. Bu tıpkı mahalleye yeni taşınan bir çocuğun mahalledeki çocukların arasına karışması ve oranın kurallarına uyum sağlaması gibi bir olaydır. Mülteciler eşit oranda ülkelere paylaştırılsa demografik yapının değişmesi gibi bir tehlike de yaşanmaz. Batının savaştan kaçan ortadoğu insanını kibirle istememesi düpedüz ırkçılıktır ve bundan yüz elli yıl önce siyahilere yapılan kölelik muamelesinden farkı yoktur. Mülteci konusunda ülkemizin izlediği politikayı da doğru bulmuyorum. Avrupanın verdiği bir kaç milyar dolarlık sus payına on yedi milyon mülteciyi topraklarımıza aldık o da şimdilik. Liderlik sahip olduğun medya gücüyle kendi halkının gözünde kusursuz bir imaj ve karizmatik bir maske takınmak değildir. Liderlik kendi coğrafyanda başlayan ve dünyayı ilgilendiren toplumsal olaylarda konunun selametle çözümü için ön yargılı kibirli toplumların liderlerini ikna etmek ve yıllardır süren mülteci dramını tüm ülkelerin katılımıyla hakkaniyetli bir çözüme ulaştırmaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder