Dünyanın ilk masal anlatıcısı bir kadınmış. Odunca ve karısı masalını bilir misiniz? Geçimini odunculukla sağlayan bir adam ve karısı varmış. Oduncu işten eve döndüğünde her akşam karısını dövermiş. Bu yıllarca böyle sürüp gitmiş. Birgün kadın hamile olduğunu anlamış. Kocam beni dövmeye devam ederse bebeğim zarar görür Allah'ım ben şimdi ne yapacağım diye ağlamış. Akşam olmuş oduncu eve dönmüş. Oduncu kadını tekrardan dövmek üzere hareketlendiğinde kadın "Dur sana bir şey anlatacağım " demiş ve bir masal uydurup anlatmış. Birinci masalın ardından ikincisi derken oduncu uyuya kalmış ve karısını o akşam dövememiş. Kadın bunu bir hafta bir ay ve dokuz ay boyunca sürdürmeliyim demiş ve gebeliği boyunca oduncuya her akşam masal anlatarak dayak yememiş. Bebek doğduğunda oduncu bebeği kucağına almış ve o anda kalbini ele geçiren karakterini değiştiren bir duygu hissetmiş. Ve oduncu o günden sonra karısına bir daha el kaldırmamış. İşte tarihte ilk masal anlatan kadının hikayesi buymuş. O olaydan sonra kadınlar sevdikleri erkeği iyileştirmek için hep masal anlatmışlar. Bu hikaye bugün izlediğim Bir Varmış Bir Yokmuş filminde Nehir'in Ozan'a anlattığı bir hikaye. Film 2015 yapımı aşk dram türünde bir film. Bir müzisyen ile ana okulu öğretmeni arasında gelişen aşk anlatılıyor. Mert Fırat ve Melissa Sözen birbirine aşık çifti oynuyor. Film bir aşkta herşeyin toz pembe olduğu ilk zamanlarını, kavgaların ve çekişmelerin yaşandığı dönemleri kısaca bir ilişkiyi inişleri ve çıkışlarıyla zikzaklarıyla çok iyi resmediyor. Rock müzisyen Ozan rolündeki Mert Fırat kendi sesiyle çok güzel şarkılar da söylüyor. Bayramda sıkı bir aşk filmi izlemek isterseniz Bir Varmış Bir Yokmuş'u tavsiye ederim.
29 Haziran 2023 Perşembe
26 Haziran 2023 Pazartesi
AF
AF... İki harfli basit bir kelime. Huzura ulaşmak için yapabileceğimiz en basit iş. Affetmek. Hayatımız boyunca türlü türlü insanlarla ve olaylarla karşılaşıyoruz. Bazen kazık yiyoruz, bazen haksızlığa uğruyoruz. Her zaman değil ama bu saydığım olaylar herkesin başına gelmiştir. Ahmet'e kinleniyoruz, Mehmet'e bileniyoruz... Kafamıza taktığımız olaylarla aslında farkında değiliz ama kendimizi yiyip bitiriyoruz. Affedemiyoruz... Affedemediğimiz her kişi ve olay sırtımızda taşıdığımız çuvalın içine atılan bir taş misali. Yediğimiz her kazık ve uğradığımız her haksızlıkta çuvala bir taş daha ekleniyor. Biz yaş aldıkça affedemediğimiz her olay için çuvalda biriken taşlar bize ağırlık yapıyor. Bir bakmışız ruhumuz affedemediklerimizin ağırlığıyla ezilmiş. O yüzden sevgili dostlar size bayram ödevi: Bugünden başlayarak her gün birini affedin. Sırtınızda taşıdığınız çuvaldan her gün bir taşı alın ve dışarı atın. Siz affetmeye başladıkça ve çuvaldaki taşlar azaldıkça taşıdığınız manevi yükün azaldığını ve ruhunuzun hafiflediğini hissedeceksiniz. Sevgili dostlar sizi affetmenin mucizesine davet ediyorum. Affetmek erdemdir. Benim çuvalımda hiç taş kalmadı. Hadi bu yazıyı okuduğunuz şu anda birini affedin. Tanrıyla kalın, Tanrıyı bolca anın... Sevgiler
Kim Bu Prigojin?
Geçtiğimiz cuma günü paralı askerlerden oluşan Wagner grubu Putin'e karşı darbe yapmaya kalkıştı. Wagner birlikleri başkent Moskova'yı kuşatmak için harekete geçti. Ancak kriz Belarus cumhurbaşkanının Wagner grubu patronu Prigojin ile diyalog kurması sonucu çözüldü. Peki Rus devletine karşı kafa tutan darbe girişiminde bulunan Prigojin kimdir? Gelin yakından tanıyalım. Rus iş insanı ve oligark. Babası gençken hayatını kaybetmiş, annesi hastanede çalışıyormuş. Spir akademesinde eğitim almış. 1979 da 18 yaşında hırsızlık yaparken yakalandı. 10 yıl hapiste yattı. Hapisten çıkınca sosisli sandviç sattı. Sovyetler birliği yıkılırken market zincirleri ve restoranlar açtı ve zengin oldu. St Petersburg'da Putin ile yakın ilişkiler kurdu. Yemek konusunda Putin'nin şefi olarak adlandırılıyordu. Putin'nin yabancı ileri gelenleriyle katıldığı yemek davetlerini organize ediyordu. İşte Wagner ordusunun patronu Prigojin'nin portresi. Putin'nin sağ kolu ve gölge adamıydı. Şimdi vatan haini oldu.
25 Haziran 2023 Pazar
Nedir Bu Wagner Olayı?
Rusya az daha Ukrayna'ya attığı bumerang ile vuruluyordu. Wagner olayından bahsediyorum. Rus ordusuyla Ukrayna'ya karşı savaşan paralı asker grubu Wagner geçen gün Moskova yönetimine karşı kazan kaldırdı ve birliklerini Ukrayna topraklarından çekip Moskova'ya doğru harekete geçti. Paralı askerlerden oluşan Wagner ordusu Moskova'yı kuşatmayı mı istiyordu. Bu gelişmeler tü dünyada heyecan yarattı. Putin'nin Ukrayna'nın işgalinde kullandığı Wagner ordusu şimdi namlularını kendisine doğrultmuştu ve bu resmen Putin yönetimine karşı yapılan bir kalkışma bir darbe idi. Wagner ordusunun lideri Prigojin'di. Prigojin emrindeki paralı askerler Moskova'ya karşı giderken " Ordusunun Moskova'ya gireceğini ve önüne gelen her şeyi yok edeceğini " söyledi. Rusya'da sıcak saatler yaşanıyordu. Prigojin daha da tozuttu ve Rusya genelkurmay başkanını görüşmek için ayağına çağırdı. Kriz Belarus cumhurbaşkanı Lukaşenko'nun Wagner lideri Prigojin ve Putin ile görüşmesi sonucu sona erdi. Böylece Putin ve Moskova yönetimi büyük bir tehlike atlattı. Peki nedir bu Wagner ordusu? Wagner ordusu para için savaşan askerlerden ve hapishaneden kaçmış mahkumlardan oluşan militer bir grup. Türki cumhuriyetlerde ve Afrika kıtasında konuşlanmış durumda. Wagner'i Libya'dan hatırlayacaksınız. Kaddafi sonrası Libya merkezi yönetimi toprakların yüzde altısını kontrol ediyordu ve Hafter güçleri tarafından yutulmak üzereydi. Hafter'in yanında Wagner ordusu da savaşıyordu. Türkiye zor durumdaki merkezi hükümete askeri destek gönderdi. Türk askeri Libya'da Hafter'i ve Wagner'i yendi ve merkezi hükümet sayemizde rahat bir nefes alarak topralarını yüzde altıdan yüzde kırkbeşe çıkardı. Putin Wagner ordusunu Afrika ülkelerinde de kullanıyor. Afrika kıtasındaki emperyal emelleri için. Ancak Wagner ordusunun Putin'e karşı yaptığı kalkışma gösteriyorki yerli ve milli olmayan oluşumlardan medet ummak ( paralel yapılardan bahsediyorum ) tıpkı bir bumerang gibi sahibini de vurabilir. Bunu bizde iktidarının ilk yıllarında cemaat ile işbirliği yapan " Ne istedilerse veren " Akp'ye karşı sonrasında yapılan 15 Temmuz darbesi örneğinde yaşadık.
24 Haziran 2023 Cumartesi
Equals
Bugün kıymetli bir arkadaşımın tavsiyesiyle 2015 yapımı Equals-Aşk Uğruna adlı filmi izledim. Başrollerde Alacakaranlık serisinden tanıdığımız Kristen Steward ve Nicholas Hoult var. Film bilimkurgu-aşk-dram türünde. Film distopik bir gelecekte geçiyor. İnsanların birbirine dokunmasının, kalplerinde sevgi ve aşk duygularının yaşamasının mümkün olmadığı bir gelecekte. İnsanların duyguları bastırılmış ve ortaya hissiz bir insan türü çıkmıştır. Nadirde olsa aksini yaşayan insanlar defolu hasta olarak kabul ediliyor ve haplar verilerek içlerindeki aşık olma duyguları törpüleniyordur. Film işte bu ortamda birbirine yakınlık duyan Siles ve Nia adlı bir erkekle kadının yaşadıklarına odaklanıyor. Nesiller boyu gelen onlara öğretilmiş bir çaresizlik var. Aşık olamazsın, aşık olmak yasak gibi dogmalar. Toplum baskısını ve hayatlarına mal olabilecek içlerindeki sevgiyi ve aşkları için giriştikleri mücadele ortaya şahane bir drama-aşk filmi çıkarmış. Aşk dünyadaki en kutsal duygudur ve her çiftin sahip olduğu kişisel aşk hikayesi kendi başına bir masaldır. Çocukken masallarla büyürüz ama büyüdükçe masallara olan inancımızı yitiririz. Aşk ezelden beri var olan ve ebediyete kadar sürecek dünyanın en kutsal masalıdır bence. Yeterki kalbinize dokunan kişiyi bulun hayatınızda. İşte bu film gelecekteki bir aşk masalını anlatıyor. Daha önce bir şiirimde dediğim gibi:
Aşk din,mutluluk ibadet,
sevgi ise Tanrıdır...
22 Haziran 2023 Perşembe
PKK'nın tarihçesi
1970'li yıllarda devletin üst kademesinde gizli toplantılar yapıldı. Bu toplantılarda Türkiye'nin enerjide dışa bağımlı olduğu ve bu durumun ileride devlete zarar vereceği konuşuldu. Türkiye'nin önünde iki seçenek vardı. Birincisi petrol bakımından zengin bölgeleri( Türkiye'nin güneyi) işgal etmek. Bu askeri açıdan mümkündü. Ama dünyada yaratacağı imaj ve yaşayacağımız baskılardan ötürü mümkün değildi. İkinci seçenek ise kurucu liderleriyle çok önceden gizli anlaşmalar yapacağımız Türkiye'nin kontrolünde bir Kürt devleti kurulması. Kürt devleti bizim kontrolümüzde olacağı için topraklarındaki yer altı zenginliklerinden faydalanabilecektik. Bu devletin temellerinin atılabilmesi için güney doğu bölgelerimizde yapılacak silahlı eylemlerle geleceğin Kürt devletinin çekirdeğini oluşturacak örgütün propaganda yapması ve palazlanması sağlanacaktı. Bir akşam Ankara'da üniversite okuyan bir genç yurdundan alındı ve Gölbaşındaki bir villaya getirildi. Karşılaştığı insanları görünce eli ayağına dolaştı. Karşısında Cumhurbaşkanı, başbakan, genelkurmay başkanı, MIT müsteşarı ve komutanlar vardı. Kendisine örgütü kurma görevi tebliğ edildi. Genç devletin kontrolünde kurulacak Kürt devleti sonrası devletin petrole kavuşabilmek için kendi sınırlarında akıtılacak masum kanını kabullenmesi karşısında dehşete kapıldı. PKK kuruldu. 1970 li yıllarda gölbaşındaki bu gizli toplantının mahremiyetini tehlikeye atacağı düşünülen askerler, bürokratlar ve gazeteciler derin devlet tarafından bir bir infaz edildiler. Rahmetli Uğur Mumcu da Gölbaşındaki bu gizli toplantının izini sürüyordu. Yukarıda bahsettiğim olaylar Serdar Turgut'un 28 Ağustos 2012 tarihli Derin PKK yazısından derlenmiştir. PKK 1980 lerde silahlı eylemlere başladı. Sosyoekonomik yönden geri kalmış doğu bölgelerimizdeki cahil gençleri kandırarak dağa çıkardı ve örgüte eleman devşirdi.
ABD-Irak arasında yaşanan birinci körfez savaşından sonra kuzey Irak'taki kürtlerin güvenliğini sağlamak amacıyla ABD'li askerlerden oluşan Çekiç Güç adında bir oluşum bölgeye geldi. Çekiç Güç PKK'ya silah sağladı, eğitti, donattı ve böylece PKK doksanlı yılların başında palazlandı ve kanlı eylemlerini arttırdı.1999 yılında örgütün elebaşı Abdullah Öcalan yakalandı ve İmralı'da hapise kondu.
2010 lara geldiğimizde Suriye'de iç savaş başladı. Bölgede terör örgütü İŞİD belası çıktı. PKK'nın bir kolu olan PYD-YPG'ye İŞİD'e karşı savaşıyorlar bahanesiyle ABD tarafından silah sevkiyatı başladı. Türkiye bundan rahatsız oldu. Türkiye raporlarla PYD-YPG'nin terör örgütü PKK'nın bir kanadı olduğunu söylemesine karşın ABD bu durumu kabul etmiyor silah yardımlarını günümüzde halen sürdürmektedir. Günümüzde PKK'nın finansmanına gelecek olursak.
PKK Avrupa'daki uyuşturucu ticaretinde %80 paya sahip. Örgütün uyuşturucu ticaretinden elde ettiği yıllık gelir 1,5 milyar dolar. PKK uyuşturucunun üretiminde, dağıtımında ve sokaklarda satışında rol oynuyor. PKK'nın Avrupa'daki faaliyetlerini merkezi Belçika'da bulunan Demokratik Kürt Toplum Kongresi ( KCDK-E ) isimli kurum organize ediyor. Pkk'yı terör örgütleri listesine alan ama ona karşı tavır almayan Avrupa iki yüzlülük yapıyor. Avrupa farkında değil ama pkk uyuşturucu ticareti yaparak Avrupa'nın çocuklarının da hayatını karartıyor.
Son olarak 1960 larda MİT müsteşarı Fuat Doğu Fethullah Gülen'e komunizmle mücadele derneği kurması görevini tebliğ etti ve Gülen devletin içine bizzat MİT tarafından alındı. 1970 lerde devlet gelecekte kurulacak bir kürt devleti vasıtasıyla enerji kaynaklarına ulaşabilme planını yaptı ve örgütü kendi eliyle kurdu. Sonra örgüt kontrolden çıktı ve başımıza bela oldu. Ben bu fikrin bürokratlar vasıtasıyla ABD'den geldiğini düşünüyorum. Tıpkı CIA güdümündeki MİT müsteşarı Fuat Doğu'ya FETÖ'nün ABD tarafından Türkiye içinde kurdurulması gibi. Ülke olarak yabancı akıl hayranlığından ne çok çekmişiz değil mi sevgili okur. O yüzden askeri ve siyaset alanlarında yüzde yüz milli olmalıyız.
19 Haziran 2023 Pazartesi
Hayal Etmek
İhmal ettiğimiz, belki de uzun yıllar önce unuttuğumuz bir şeyden bahsediyorum, hayal etmekten. Yemek, içmek, uyumak gibi hayal etmenin de yaşantımızda ki en temel gerekliliklerden biri olduğunu düşünüyorum. Günlük hayatta her an karşımıza çıkan irili ufaklı problemlere, engellere aslında bu eylemi gerçekleştirerek çözüm getirmiyor muyuz? Ya da “ o gömlekten ben de de olsa, şu telefona sahip olsam, bu hafta şu maçı bir kazansak… “ düşünceleri aklımızdan sayısız kere geçmiyor mu? Aslında bunlar da deneyimlediğimiz olaylara karşı çok kısa bir periyotta zihnimizin kendi içinde değerlendirip ortaya koymuş olduğu hayal gücümüzün ürünü olan reaksiyonlardır. Çoğu zaman bunun farkında bile olmuyoruz. Farkında olmadığımız için de bence insanoğluna bahşedilmiş en önemli yeteneklerden hayal gücünün potansiyelini, yaşamımıza katacaklarını göz ardı ediyoruz.
Hayal etmek, ruhun en karakteristik özelliklerinden biridir. Ruh enerjisine form vermek ya da bir nevi heykeltıraşlık gibi. Hangi işler daha başarılıdır? Hangi eserler özgündür ve daha çok hoşumuza gider? Hangisi bizi mutlu eder? Ruhumuzu katarak içten yaptığımız şeyler… Yani zihnimizde canlandırdığımız, kalbimizde hissettiğimiz, hayal ettiğimiz şeyler. Aslında hayal ederken bir anlamda bakışlarımızı kendimize doğru çeviriyor, iç sesimizi dinliyoruz. Hani durup dururken “ fikrimizin geldiği ” şeyler.Esas vurgulamak istediğim noktaya gelecek olursak, ben daha kaliteli ve güzel bir yaşam sürmemiz için hayal etmeyi de günlük hayatımızın içine yemek, içmek, uyumak gibi katmamız gerektiğini düşünüyorum. İşten eve dönerken, spor yaparken, gün sonunda… Bize uygun gelen herhangi bir anda, ama muhakkak özel bir zaman ayırarak… Bunu eğlenceli bir egzersiz olarak da ele alabiliriz. Hayal kurma egzersizleri. Vee işin güzel yanı hayal gücümüzün sınırı yok! Bu sayede aklımızı meşgul eden bir problemin çözümünü eğlenceli hale getirebilir, her gün belli bir periyotta kendimizi iş, okul vs. stresinden soyutlayarak keyifli dakikalar geçirebilir, ileride ulaşacağımız hayallerimizin, belki de çok daha ötesinin temellerini atabiliriz. Kim bilir? Her şey hayal etmekle başlamıyor mu? Biz yeter ki güzel şeyler düşünelim, güzel şeylerin hayalini kuralım, kalbimizi temiz tutalım… Bu yeteneğimize hak ettiği değeri verip, ne kadar çok yaşamımızın parçası haline getirirsek, olumlu değişikliklerin çok kısa süre içinde farkına varmaya başlayacağız.
Hayal edelim, hayal etmekten çekinmeyelim. İlla büyük bir sanatçı olalım, herkesçe önemsenecek çok özel eserler yaratalım, fenomen haline gelelim diye değil. Hayal edelim, kendi hayatımızı şekillendirmek ve ona damga vurabilmek adına. Hayal edelim, yaşantımızın mimarı olabilmek adına. Çünkü hayatlarımızı güzel bir sanat eserine çevirmek ve onun sanatçısı olmak tamamen bizim elimizde.
18 Haziran 2023 Pazar
Operation Paperclip
Operation Paperclip ile ilgili bir araştırma yaptım. Yabancı kaynaklardan konu ile ilgili bir kaç makale okudum ve şu çıkarımlara vardım: Operation Paperclip bir know-how transferi operasyonu. İkinci dünya savaşından sonra Nazi bilim adamlarının ABD tarafından himaye edilmesidir. ABD Nazi bilim adamlarına bilgilerini kendileriyle paylaşmaları ve Amerika adına çalışmaları karşılığında Nazi geçmişlerinin sıfırlanmasını ve temiz bir sicille aileleriyle birlikte ABD'de yeni bir hayat sunmuştur. Biz demokrasiyi getiriyoruz, biz diktatörlerin faşizmin karşısındayız diyen ABD pragmatist bir yaklaşımla devşirdiği Nazi geçmişi olan bilim adamlarını yargılamayarak toplama kamplarında işkence gören ölen binlerce masum Yahudi'nin kemiklerini sızlatmıştır. Buradan ABD'nin ilkeli bir politika yerine her daim çıkarlarını gözeten toplum önünde kara dediğini kapalı kapılar ardında içine alıp işini gördüren bir anlayışa sahip olduğunu anlıyoruz. ABD nasıl savaş suçlusu Nazilere vatandaşlık verip sicillerini temizleyip bilgilerinden bilimlerinden istifade edip o kişileri himaye ettiyse, bugünde kendisi için faydalı olan FETÖ elebaşını Pensilvanya'da himaye etmektedir. Bakın operation paper clip ve FETÖ örnekleri çok kritik. İlkinde ABD Nazi bilimadamlarını işledikleri insanlık suçuna rağmen ikbali için kendi bünyesine kabul ediyor, ikincisinde bir vaize islam ambalajlı bir cemaat kurdurarak müritlerini devletin kritik noktalarına getirerek Türkiye'yi kontrol etmeye çalışıyor. ABD çıkarları doğrultusunda her duruma adapte olabilen bir mutant organizma gibi. İkinci dünya savaşında düşman olduğu nazileri içine alabiliyor, yada kontrolü CIA'da olan kripto istihbarat örgütü cemaat ile tıpkı bir mutant gibi Türkiye'nin içine sızıp kod ergenekon davalarıyla TSK personeline operasyon çekip 15 Temmuz'da darbe yapabiliyor. ABD istihbarat ve kripto olma konusunda çok mahir ve biz buna karşı ülke olarak agah olmalıyız. Son olarak operation paperclip konusunda iki isimden bahsetmek istiyorum. Arthur Rudolph ve Wernher von Braun. İkisi de ABD himayesinde çalışmış Nazi bilimadamı. Rudolph 1960 larda Marshall Space Flight Center' da kilit rolde bir mühendisti ve 1969 da aya ilk insanlı uçuşu gercekleştiren Apollo roketi olan Saturn 5 roketi üzerinde çalışan bilim adamlarının şefiydi. Wernher ise 1960 larda NASA'nın Marshall Space Flight Center'ın direktörü oldu ve uzaya insanlı uçuşu sağlayan Saturn space boosters ın üretiminde yer aldı. 1977 de ABD'nin en yüksek sivil onuru olan presidental medal of freedom'u aldı. Yani anlayacağınız ABD uzay çalışmalarını devşirdiği Nazi bilim adamlarına borçlu. Onları işledikleri insanlık suçlarından ötürü yargılamak yerine temiz bir sicil ve yeni bir hayat sağlamışlar ve karşılığında know-how larını almışlar. Ve birde Wernher adlı Naziye başkanlık onur madalyasını vermişler.
17 Haziran 2023 Cumartesi
The Flash
Bir DC kahramanı olan Flash'ın filmine gittim. Film geçen cuma vizyona girdi. DC comics de tıpkı Marvel gibi olağan üstü güçlere sahip kahramanlara sahip. Superman, Batman, Aquaman, Wonderwoman, Flash DC markasının başlıca kahramanları. Çalıştığı laboratuara bir yıldırımın düşmesi sonucu olağan üstü hızlı hareket edebilme yeteneğine sahip göğüsünde yıldırım sembolü olan kırmızı bir kıyafet giyen bir genç bir kahraman Flash. Film DC evreninde geçtiği için Batman, Wonderwoman, Supergirl, Superman gibi kahramanları da görüyoruz. Flash ışık hızında koşarken zamanda yolculuk edebildiğini fark ediyor ve geçmişe gidip kendisi on yaşındayken ölen annesinin hayatını kurtarıyor. Hesaplamadığı şey: zamanın doğal akışına yaptığı bir müdahale tüm uzay zamanda ciddi değişikliklere yol açıyor. Yeni uzay zamanda arkadaşı Batman'in farklı bir versiyonuyla karşılaşıyor( Bu Batman 89 filmininde Michael Keton'ın canlandırdığı Batman) Filmin gişesini ikiye katlayacak en büyük sürpriz 30 yıl sonra Michael Keton'ın tekrardan Batman olarak görmek.Olaylar Flash'ı sebep olduğu kaosla dünyanın çöküşü ve annesinin hayatı arasında bir seçim yapmaya götürüyor. Flash eğlenceli, aksiyonlu, bol görsel şölenli güzel bir süper kahraman filmi. Tavsiye ediyorum.
16 Haziran 2023 Cuma
JFK
Oliver Stone'nun 2021 yapımı JFK belgeselini izledim. Belgesel etik kurulunun belgeler üzerindeki gizliliği kaldırmasından sonra suikastla ilgili sırları açığa çıkarıyor. Amerikan başkanı Kennedy 1963 Kasımında Dallas'da ki geçit töreninde arabasında halkı selamlarken vuruldu ve hayatını kaybetti. Warren komisyonu cinayetin Oswald'ın işlediğini ve yola cephe altı katlı binanın en üst katından arkadan ateş edildiğini açıklamıştı. CBS, NBC ve Newyork Times da Warren komisyonunu yaptıkları haberlerle desteklemişti. Ancak belgeseli seyredince gerçeklerin farklı olduğunu anlıyoruz.Kennedy'nin sırtından girip delip geçen ve öndeki valiye isabet eden sihirli kurşun diye adlandırılan CE399 kurşun delilinin şüpheliliği mesela. Oswald'ın binanın üst katından başkana ateş ettiğinin söylenmesi ancak binadaki kadın çalışanların Oswald'ı görmediklerine dair ifade vermeleri.Dallas'daki hastanede Kennedy'ye acil müdahale eden doktorun boğaza gelen kurşunun arkadan değil önden geldigini soylemesi sonrasında gizli servis ajanlarinin baskisıyla ifadesini degistirmesi. Oswald'ın sipariş ettiği sözde suiskast silahiyla cektirdiği fotograflarla oynanmiş olması ve delil olarak tutulan silahtan farklılık göstermesi. Bu suikastın bir kişinin işi olmadığı birden fazla kişinin işi olduğu anlaşılıyor.
Kennedy'nin CIA ile catışması sonunu getirdi. JFK göreve gelince sömürgeci güçlere göz yumulmayacaktır demesi, JFK" nin Vietnam'dan birlikleri cekmek istemesi ve ölümünden hemen sonra ABD'nin silahlı gücüyle Vietnam'a saldırması çok kritik...Bu belgesel ABD derin devletinin kendi başkanını öldürdüğünü ispatliyor. Kendi başkanını öldüren ve savaştan beslenen ABD Ruslara karsi Afgan mucahitleri silahlandirip El kaidenin doğmasına neden oldu. SSCB' nin dağılmasından iki kutuplu dünya sonrasi kendisine terörist islam düşmanını yarattı. Ortadoğu coğrafyasında vakti zamanında kendi getirdiği diktatörleri devirerek BOP' un ayağı olan arap baharı ile bölgeyi yeniden şekillendirdi ve gercekliği süpheli olan 11 eylul ikiz kule saldırılarıyla BOP projesini baslattı. 1963'de kendi evladı bir başkana suikast düzenleyen derin ABD 11 eylül saldırılarında kendi ikbali icin ikiz kulelerde kendi vatandaslarını öldürmüş olabilir.
11 Haziran 2023 Pazar
En büyük City
Şampiyonlar Ligi şampiyonu dün akşam belli oldu. Avrupa'nın en büyüğü İtalya'nın İnter takımını 1-0 yenen İngiliz Manchester City oldu. Bizim için özel bir finaldi. Çünkü maç İstanbul'da Atatürk stadyumunda oynandı. Dünya kupası finalinden sonra dünyada en çok izlenen organizasyon Şampiyonlar Ligi finali. Tam 1.5 milyar kişi ekranlarının başından İstanbul'daki finali seyretti. Stadyumda ise yetmiş dört bin futbolsever vardı. Kusursuz bir organizasyona imza attık ve ülkemizin tanıtımı açısından çok iyi bir fırsattı. Finale gelirlerken İnter nispeten daha kolay eşleşmelerle gelmişti. City ise Bayern Münih, Real Madrid gibi canavarları eleyerek geldi. Manchester City tarihinde ilk kez kupa biri kazandı. Ancak şuanda dünyada en iyi ve en keyifli futbolu oynayan takım açık ara City. Bunu İspanyol teknik direktörü Guardiola'ya borçlu. O Guardiola ki; 2009-2013 döneminde Xavi-İniesta-Messi'li Barcelona'ya tiki-taka adı verilen uzay futbolunu oynatıyordu. Otoritelere göre o Barcelona tarihin en iyi takımı olarak anılıyor. Yıllarca şöyle bir söylem gitti durdu. " Guardiola Messi'li Barcelona ile şampiyonlar ligini kazandı. Sıkıysa başka bir takımla da kazansın " Guardiola dün akşam kupayı City ile kazanarak böyle konuşanları da susturdu. Çocukluğumuzda ve gençliğimizde biz Manchester' ı Alex Ferguson'lı Manchester United ile tanırdık. 1999 yılında United şampiyonlar ligini aldığında şehrin diğer takımı City İngiltere'de iki alt ligde oynuyordu. Yirmi beş sene içinde City, United ile makası kapadı ve Avrupa şampiyonu oldu. Bunda Arap sermayesinin 2008 de kulübü satın alması, takıma yıldız isimleri transfer etmesi ve Guardiola gibi bir generali takımın başına getirmesinin payı var. City'nin en alt düzeyden gelip bugün dünyanın en büyük kulübü olması üzerine tez yazılması gereken bir konu bence.
9 Haziran 2023 Cuma
Türkiye'yi Parçalama Senaryosu
Bu yazıyı yazmamın sebebi Erdoğan'ın göremediği bir tehlikeden bahsetmek. Suriye'deki savaştan ötürü ülkemize düzensiz bir göç dalgası başladı. Gayriresmi rakamlara göre ülkemizde 13 milyon mülteci var. Bunlar iki çocuk doğursa yirmi yıl sonra Türkiye'de 25 milyon arap nüfus olacak. Kültürel farklılıklardan ötürü Türk-Arap toplulukları arasında sürtüşmeler çıkacak. Ülkeye sızmış ajanlar faili meçhul tecavüzler ve cinayetler işleyerek bunları mülteciler yaptı diyecekler. Milliyetçi kesim kışkırtılacak ve Türkiye'de Türk-Arap iç savaşı çıkacak. Yabancı basın Türkler Arap azınlıklara soykırım yapıyor diye haberler yapacaklar, algı operasyonu yapılacak ve ABD sözde soykırıma uğrayan arapları kurtarma bahanesiyle Türkiye'ye askeri müdehalede bulunacak. Ordumuz bir anda ABD askeriyle, isyan eden Araplarla ve güneyde oluşumunu tamamlamış Kürdistan devletinin askeri unsurunu oluşturan pkk milisleriyle karşı karşıya kalacak. Üç cepheye yayılmış bu savaşı Türkiye kaybedecek ve ülke üçe bölünecek. Türk toprakları, Arap federasyonu ve Kürdistan devletinin yutacağı doğu illerimiz. Nasıl senaryo ama? O yüzden ülkemize gelen düzensiz göçü durdurmalı, mültecileri de evlerine geri yollamalıyız. Yoksa ülkemizin demografik yapısı değişecek ve yeni sevr senaryosuyla yirmi yıl içinde karşı karşıya kalacağız. Fatih Altaylı'nın geçenlerde kaleme aldığı yazısında ki gibi. Bu düzensiz göç böyle giderse Suriye lideri Beşar Esad tek kurşun dahi atmadan Anadoluyu Arap yurdu haline getiren muzaffer komutan olarak tarihe geçecek.
6 Haziran 2023 Salı
Yazmak
Yazmak güzeldir. Yazarlık daha güzeldir.” Söz uçar yazı kalır “ boşuna dememişlerdir. Zihnimiz bir cevher. Yazı yazarken aslında kendi zihnimizin kuytularına doğru bir kazı yapıyoruz. Ve o kuytulardan madenler çıkartıyoruz. Bilinçaltından bahsediyorum. Örneğin rüyalar. Örneğin gece uyurken rüya gördüğümüzde aslından bilinçaltımız harekete geçer. Günlük yaşamda deneyimlediğimiz olayları beynimizde işleriz. Travmalar yaşarız. Yaşadığımız kötü deneyimleri unutma yoluna gideriz. Yanlış yaparız, günah işleriz ve yaptığımız bu hataları vicdanımızın sızlamaması için unuturuz. Bu unutkanlık bireyde de aynıdır toplumlarda da aynıdır. Toplum tökezlememek için yoluna devam etmek için vicdanını susturur, hatalarını görmezden gelir ve unutur. Böylece iç hesaplaşma yapıp vakit kaybetmeden doğru bildiği yolda ilerler. Arkadaşlar aslında biz yazarak; unutkan vicdanı anılarla cezalandırırız. Edebiyatın konusu; Aşk ve suçtur. Aşkı bi kenara koyacak olursak, bizler bir roman kahramanının ya da bir toplumun işlediği suçu zihnimizde kurgulayarak ona betimlemeler, karakterler, mekanlar ve tasvirler ekleyip kağıda geçirerek okurun unutkan vicdanını anılarla cezalandırmış oluyoruz. Bir nevi hikayelerimizle okurlara ulaşarak toplumsal hafızayı tazelemiş oluyoruz. Böylece vicdanları tazeleyerek yaşadığımız toplumun daha adil olmasını sağlıyoruz.
5 Haziran 2023 Pazartesi
Truman Show
Truman Show adlı 1998 yapımı filmi bilmeyeniniz yoktur.Filmde Jim Carey’in canlandırdığı Truman tüm dünyada yirmi dört saat canlı yayınlanan bir televizyon dizisinin baş kahramanı. Ancak kendisi etrafına yerleştirilmiş kendisini kayıt altına alan kameralardan habersiz. Kendisi normal bir işinin, normal bir karısının, normal bir hayatının olduğunu zannediyor. Ama başta karısı olmak üzere iş arkadaşları, çocukluk arkadaşları işte bunların hepsi aslında kamera önünde rol yapan birer aktör. Program yapımcısı ve yönetmen Truman’ın hayatını yönlendiriyorlar ve zavallı adamın özgür iradesini elinden alıyorlar. Truman ise tüm bu olanlardan habersiz kendisine biçilen sahte hayatın içinde bocalıyor. Bu film beni düşünmeye sevk ediyor. Aslında günümüz dünyasında da çevremize yerleştirilmiş aktörler var. Bu aktörler kimi zaman ünlü markaların reklam yüzü oluyorlar, kimi zaman politik yönelimimizi manipüle eden siyasetçiler oluyorlar, kimi zaman firmaların ürünleri oluyorlar. Siyasetçiler ve Markalar. Bu iki güç medyayı kontrol altına alarak kendi tekil seslerini halka duyuruyorlar. Medyayı kontrol eden toplumları da kontrol eder. Televizyondan, yazılı basından, internet ortamından, bilbordlardan propoganda bombardımanına tutulan fanilere ötekini seçme şansı tanınmıyor. Ben bunu bir ayna ormanına benzetiyorum. İnsanlar ağaçların yerini aynaların aldığı bir ormanda yaşamaya mahkum ediliyor. Ormanın içinde siyasetçiler ve markalar düzenine hizmet eden aktörler var. Aynaların önünde kendi propagandalarını yapıyorlar. Düzen aktörü oynadığında; sergilediği performans karşılıklı konuşlanmış aynalar vasıtasıyla binlerce aynaya yayılıyor. Aynaların arasında yaşayan fanilerin satın alacakları ürün tercihleri, nasıl bir hayat yaşayacakları, siyasi tercihleri bu şekilde manipüle ediliyor. Hiçbir fani de aynalı ormandan kurtulmayı akıl edemiyor. Aynaları kırmayı, aynaları ardındaki bu sahte düzenin sorumlularının gerçek yüzünü görmeyi akıl edemiyor. Neyse ki izlediğim filmde Truman; etrafında olup biten garipliklerin farkına varıyor ve etrafına üşüşen tüm aktör ordusunun yanlış yönlendirmelerine kanmayıp kendi hayatının aslında bir televizyon şovu olduğunu anlıyor ve içine hapsedildiği devasa stüdyonun kapısını bulup kendisini gerçek hayata atmayı başarıyor.
3 Haziran 2023 Cumartesi
Örümcek Adam
Bugün sinemada Örümcek Adam-Çoklu Evrene Giriş filmini izledim. Film bir animasyondu. Marvel kahramanlarını renk ve ışık cümbüşünün yaşandığı animasyonlarda izlemek bana çocukluğumda okuduğum çizgi roman tadını verdi. Salondaki seyircinin yaş ortalaması ondu ve oradaki tek örümcek adam hayranı amca bendim. (Not: Yaşım 40) Çocukların yüzünde bu yaşlı adamın örümcek adam filminde ne işi var der gibi bir ifade vardı. Çocukken 40 lı yaşlarındakiler insana yaşlı görünüyor, 40 lara gelincede 20 lerindekiler size daha çocuk geliyor. Değişik bir paradoks... Bu örümcek adam farklı bir profil. Ailesi portoriko göçmeni olan siyah tenli Miles Morales adında 15 yaşında liseye giden bir genç adam. Bir önceki macerada diğer paralel evrenlerden gelen örümcek adam türevleriyle tanışmış ve kötüleri yenmişti. Tanıştığı türevlerden biri örümcek kız olan kendinden bir kaç yaş büyük Gwen'di. Önceki macera sona erince farklı boyutlardan gelen kahramanlar evlerine dönmüş ve Miles ve Gwen sonsuza kadar ayrılmıştı. Yeni filmimiz Gwen'in boyutuna gelen davetsiz bir misafir olan canavarı haklamasıyla başlıyor. Gwen canavarı paralel evrenlerin düzenini korumakla görevli farklı boyutlarda yaşayan bir örümcek insanlar birliğinden olan kişilerle haklıyor. Gwen'i de birliğe alıyorlar ve ona çoklu evrenler arası seyahati sağlayan bir bileklik veriyorlar. Gwen duygusal yakınlık kurduğu Miles'ı ziyaret ediyor. Miles da Gwen'e karşı boş değil. Bu arada Miles kendi portalını yaratabilen ve boyutlar arası seyahet eden bir düşmanla karşılaşıyor. Bu düşman daha sonra tüm çoklu evreni tehdit eden bir varlığa dönüşüyor. Filmde Miles'ın hem 15 yaşında bir okul öğrencisi ve ailesinin evladı olması hemde New York şehrini kurtaran çok büyük sorumlulukları olan bir süper kahraman olması arasında yaşadığı bocalamayı da anlatıyor. Ben filmi sevdim. Güzel bir örümcek adam macerası olmuş. Tüm örümcek adam seven çocuklara ve kendini benim gibi çocuk hissedenlere tavsiye ederim.