Sözüm hayatı ciddiye alıp her anının hakkını verenlere değil. Onlar zamanın israf edilemeyecek kadar değerli olduğunun farkındalar. Biz biyolojik bir makinayız ve doğumumuzdan son nefesimize kadar kalbimiz atmaya devam ediyor. Başladığımız her işin neticelenmesi gerekmiyor sonuçta Tanrı niyete bakıyor. Etik hareket etmek zorundayız. Çalışırken, gezerken, alış veriş yaparken, birden fazla çocuğumuz varsa onlara karşı bile adil olmalıyız. Buna hayatımızdaki tüm insanları bile katabiliriz. Belediye işçisine yada kahve ısmarladığımız garsona tepeden bakıp, iş yerinde amirimize secde ediyorsak o iş olmaz. Allah bitek bana secde edin diyor. Hayatı ciddiye almayın, diyen kişisel gelişimciler türedi son zamanlarda. Size yapılan kaprisi, size yöneltilen haksız öfkeyi yada size edilen haksız kötü sözleri ciddiye almayın deseler anlayacağım. Ama bunlar hayatı bir oyun sanıyorlar. Hayatı "alaya" alıyorlar onu bir sit com bir komedi formatına sokuyorlar. Bebekleri öldüren hastane çetesinin, ihmal sonucu tatil için Bolu'da gittikleri otelde yanarak can veren insanların, içindeki canlılarla yanıp kül olan ormanların, okulda 16 yıl dirsek çürüterek alın teriyle alınan diplomaların parayı bastırana bir haftada sahtesinin verildiği, devletin bizzat " imar barışı " adını verdiği ölüm fermanıyla insanların ruhsatsız, çürük binalara doldurulup Maraş depreminde elli bin kişinin öldüğü, siyasi rakip olduğu için 30 yıl önceki diploması iptal edilen, yolsuzluk soruşturmalarının sadece "muhalif" belediyelere yapıldığı, muhalif gazetecilerin ve siyasilerin her gün hapse atıldığı, 15 yaşındaki Mattia Ahmet'in bıçaklanarak öldürüldüğü bir ülkede hayata "komedi" diyemezsiniz. Hayatı komedi sananlar, son espriyi iyi düşünsünler.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder