O kurtuluş savaşını kazanmış ve ülkeyi düşmandan kurtarmış bir başkomutandı. Savaş kazanıldığında halkın gözünde bir kahramandı. Yasaları kendi çıkarı için düzenleyip tek adam rejimi ilan edip ülkede saltanat sürebilirdi. O ise saltanatı kaldırıp egemenliği millete verdi. Bundan tam yüz yıl önce Cumhuriyet'i ilan etti. O elinde tuttuğu devlet gücüyle müteahhit kankalarını rantlayabilir, ballı ihaleler verebilir beşli, on beşli çeteler kurabilirdi. Şaibeli mülakatlarla devlete kendi memurlarını doldurabilirdi. Yapmadı. Bunun yerine " Türk, öğün, çalış, güven " dedi. Gençlerine çapulcu demedi. " Ey yükselen yeni nesil. İstikbal sizsiniz. Cumhuriyeti biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizsiniz. " dedi. Kadınına af buyrun sürtük demedi. " Ey kahraman Türk kadını, sen yerde sürüklenmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın" dedi. Ortadoğu coğrafyasındaki komşu ülkeleri parçalama projesi ABD yapımı BOP'un eş başkanıyım, Şam'da üç günde cuma namazı kılarız gibi laflar etmedi. " Yurtta sulh, cihanda sulh " dedi. Ben gidersem devlet yıkılır demedi. " Benim naciz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır " dedi.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutluyoruz. Ülkede karanlık ve umutsuz bir atmosfer var. Ey genç arkadaşım ve kendini genç hisseden arkadaşlarım. Umudunu yitirdiğinde Atatürk'ün gençliğe hitabesini oku. Bu vatanın parçalanmasına asla izin vermeyeceğiz. Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcut.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder