2 Ağustos 2023 Çarşamba

Barbie

 Barbie filmini sonunda izledim. Eğlenceli ve rengarenk fantastik Barbie evreninde geçen zaman zaman tebessüm ettiren arka planında güçlü bir felsefe taşıyan güzel bir filmdi. Zaten Margot Robbie'nin oynadığı filmin kötü olma ihtimali yok. Margot Robbie nin oyunculuğu en az güzelliği kadar büyük. Ben Margot'u olimpik takıma kadar yükselen Amerikalı bir buz patencisini oynadığı Ben Tonya filminden ve DC kahramanı Harley Queen'e hayat verdiği Suicide Squad ve Birds of Prey filmlerinden tanıyorum. Hepsinde muhteşemdi ve Ben Tonya filmindeki rolüyle oscar adayı olmuştu. Barbie filminde Margot her kız çocuğunun sevgilisi Barbie bebeğe muhteşem hayat vermiş. Barbie diyarında kusursuz ve mutlu bir hayat süren Barbie birgün insanlaşmaya başladığını hissediyor ve sorunu çözmek için gerçek dünyaya gidiyor. Barbie'nin insanlaşmayı bir sorun olarak görmesini maddi kaygısı olmayan gününü gün eden dünyadaki zengin sosyetik azınlığın toplumsal yaşamdan ne kadar kopuk yaşayaşına bir eleştiri olarak görüyorum.Yanında sevgilisi Ken de var. Barbie'nin amacı gerçek dünyada kendisiyle oynayan insanı bulmak ve onun mutsuzluğunu gidermek. Barbie ve Ken gerçek dünyada tabiki bocalıyorlar geldikleri kusursuz hayatın olduğu Barbie evreninden sonra. Sonuçta Barbie bir kız çocuğunun hayal alemi ve orada eril değil dişil güç hakim. Kadın liderler, kadın sanatçılar, kadın bilim adamları... Ama Barbie gerçek dünyada önceki hayatının tam aksi bir durumla karşılaşıyor. Eril ve erkek egemen bir dünya. Filmin bir sahnesinde gerçek dünyadaki ergen bir kız Barbie'ye Barbie bebek figüründen nefret ettiğini çünkü Barbie'nin cinsel kapitalizmi körüklediği ve kız çocuklarında özgüven sorunu yarattığını söylüyor. Burası kritik: Filmin yapımcıları Barbie figürünün dünya genelinde yarattığı bir soruna parmak basmışlar ve öz eleştiri yapmışlar. Dünya'da bir kaç nesilin aklına Barbie gibi güzel giyinmek, onun gibi kusursuz güzel olmak ve onun gibi şatafatlı bir hayata sahip olma algısı nakşedildi. Kız çocukları Barbie bebekleriyle oynarlarken tıpkı Barbie gibi kusursuz olmaya özendiler. Ama büyüyüp genç kadın olduklarında o kızların şanslı azınlığı hariç pek çoğu hayatın sillesini yedi ve gerçekler karşısında bocaladı. Barbie gibi olamadıkları için özgüven ve gizli deoresyon sorunu yaşadılar. Barbie tıpkı günümüzdeki gibi sahte instagram mutluluğu yarattı bir dönem. Filme dönecek olursak Barbie'nin boyfriendi Ken gerçek dünyada gördüğü erkek egemen hayat tarzını Barbie evrenine empoze ediyor ve Barbie evreni bir maçolar cehenemine dönüyor. Barbie ve arkadaşları ise doğuştan gelen kadın haklarını savunmak için mücadele ediyorlar. Filmin bu kısmı da toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda kadınlara mücadekeyi bırakmamaları için mesaj ve motivasyon veriyor. Filmin başında insanlaşmaya başladığı için husursuz olan Barbie, gerçek dünyaya yaptığı seyahatten sonra göz yaşının, acı çekmenin ve kusurlu olmanın yani insan olmanın aslında harika bir şey olduğuna anlıyor ve gerçek bir insan olmaya karar veriyor. Barbie güzel bir film olmuş ve siz değerli okurlara tavsiye ediyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder