4 Haziran 2013 Salı

REALİZM, MODERNİZM VE MILGRAM DENEYİ ÜZERİNE

REALİZM, MODERNİZM VE MILGRAM DENEYİ ÜZERİNE
Sanatta realizm bir nevi var olan durumu olduğu gibi aktarma halidir. Mesela parkta duran kırmızı kıyafetli bir kadın ya da yeşil yapraklarıyla bir ağaç tuvale resmedilirken  veya edebi olarak kelimelerle anlatılırken durumun sanki fotoğrafını çekiyormuşcasına olduğu gibi aktarılmasıdır.Resme bakan, yazıyı okuyan kişinin aklında herhangi bir soru işareti, sorgulayabileciği bir konu kalmaz.

Modernist edebiyat eserlerinde ise bilinç akışı vardır, oyunlar vardır, açık uçlu finaller vardır..Okuyucuyu sorgulamaya ve düşünmeye sevkeder.Mesela Borges görev olarak değil bir haz olarak Dünya Edebiyatını hatmettiği için, bu entellektüel yolculuklarında görmeyen gözlerine rağmen, düşüncenin labirentlerinde kaybolmadan yolunu bulur.Metinleri ortalama bir okuru sersem edecek yoğunlukta ve yine ortalama bir okurun düşünce dünyasını o hiç fark etmeden zenginleştirecek atıflarla doludur.Bu atıflar bazen gerçekken bazen de muhayyel kişilerden ve mekanlardan oluşur.Buda “Borges Efsanesine” Borges’ in kendisinden daha çok katkıda bulunan eserlerinde yaptığı atıfların izini süren “Akademik bir Sherlock Holmes lar” topluluğunun doğmasına neden olmuştur.Yani anlayacağınız modern edebiyat okuyucunun zihnini zorlar.Tek düzelikten kurtarır.Modernizm bir nevi izlenimciliktir.Parkta çimlerin üzerinde piknik yapan bir grubun tuvalde ki resmi değil, çimlerin üzerinde piknik yapan gruba bakan ressam da bıraktığı izlenimdir.Örnek olarak Picasso nun eserlerini veya Velazquez ‘in Nedimeler  tablosunu verebiliriz.Modernist bakış açısı itaat etmemizi engeller.Öyle ki dikta rejimleri tarih boyunca modernist yaklaşımı temsil eden sanatçıları cezalandıran ve bu akımı yok sayan bir tutum içersinde olmuşlardır.Dikta rejimine göre arzu edilen kusursuz sistem zaten mevcuttur ve ortaya konacak sanat eserleri de zihinlerde herhangi bir sorgulamaya yer bırakmayacak şekilde realist olmalıdır.Çimlerin üzerinde piknik yapan bir grubun portresi yapılmışsa bu kişide sadece onu çağrıştırmalı zihinlerde herhangi bir sorgulamaya mahal bırakmamalıdır.Otorite için Modern sanat tehlikedir.Doğru sanat vardır!Ve doğru sanat otoriteyi betimler, onu över.Modernist edebiyat ise itaat etmeyi engeller..

Bu itaat etmek konusu aklıma Milgram deneyini getirdi.Almanya da yaşanan ve milyonlarca Yahudinin soykırımıyla sonuçlanan Nazi dönemi sonrasında mahkemelerde yargılanan nazi subayları kendilerini “biz emir komuta altındaydık.Bize emredilmişti ve bizde uygulamıştık” şeklinde savunma yapmışlardı.Amerikalı bilim adamı Stanley Milgram bu noktadan yola çıkarak 1961 yılında tüm Dünyada “Milgram Deneyi” olarak bilinen çalışmalarına başladı.Yale Üniversitesinde yapılan deneylerde; sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanların, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olup olamayacakları ve ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde hangi oranda otoriteyi reddetme potansiyeli olacağını sorgulamıştır.Deney şöyle gerçekleşmiştir.İki denek bölmeyle ayrılmış bir odada bir birlerini görmeyecek şekilde oturtulmuşlardır.Deneklerden birine öğretmen diğerine ise öğrencilik görevi verilmiş ve öğretmen olana öğrenciye sorduğu soruları bilememesi halinde elinin altında bulunan düğmeye basarak  elektroşok vermesi söylenmiştir.Bu arada öğrenci konumunda oturan denekle, öğretmen konumunda ki deneğin başında dikilen beyaz önlüklü ‘elektro şok’ ver diyen otoriter figür aslında aralarında danışıklıdır.
Aslında elektrik verilmiyor ama diğer bölmedeki aktör her bilemediği soruda bu kurmacadan habersiz deneğin düğmeye basmasıyla elektrik şoku alıyormuşcasına inliyor.Öğretmen pozisyonundaki denek soruları sormaya ve bölmenin diğer tarafından inlemeler gelmesine rağmen elektro şok kullanmaya devam ediyor.Soruları bilemeyen bölmenin ardında ki öğrencinin ızdırabı ve inlemeleri arttıkça denek bir an için duruyor.Artık devam edip etmemek konusunda tereddüt yaşıyor.Ancak başında dikilen beyaz önlüklü otorite “hayır, problem yok deneye devam edin” diyor ve denek düğmeye basarak elektroşok vermeye devam ediyor.Deney sonucuna bakıldığında deneklerin %65 inin en yüksek seviye olan 450 volt elektriği uyguladığı görülmüştür.Deneklerin hiç biri 300 Volt seviyesinin altına düşmemişlerdir.Buradan da görülmektedir ki otorite karşısında yaşları 25 ila 50 arasında, ilk okul terkten üniversite profesörüne kadar olan insanların oluşturduğu denek grubu bir otorite karşısında itaat eğilimindedirler. Sadece görevlerini yapan, kendi başlarına vahşi işlere kalkışmayan sıradan insanlar, korkunç bir yok etme işleminin bir parçası olabilmekteler. Ek olarak, yaptıkları işin yıkıcı sonuçlarını apaçık görmelerine rağmen, temel ahlaki değerleriyle çelişen bu görevlerde pek az kişinin otoriteyi reddetme potansiyeli olduğu görülüyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder