José Saramago'nun Körlük kitabını okudum. Saramago 1998'de nobel ödülü almış, kitapları Portekiz'de 2 milyonun üzerinde satmış ve 25 dile çevrilmiş değerli bir yazar. Romanda insanlar aniden kör olmaya başlıyorlar. Körlerle temas eden insanlarda kör oluyor. Hükümet salgını kontrol altına almak için körleri bir akıl hastanesinde karantinaya alıyor. Çıkış kapısında bekleyen silahlı askerler dışarı kaçmaya çalışan körlere ateş açıyor ve onlara dışarı çıkış izni vermiyorlar. Günde üç kez avluya yemek bırakılıyor. Bir koğuşta ahlaksız körler çetesi türüyor. El koydukları yemekleri değerli eşyalar ve evli-bekar farketmeksizin diğer koğuştaki kadınların kendileriyle birlikte olmaları karşılığında veriyorlar. Kitapta kör olmanın zorluğunu, onların yaşadığı sıkıntıyı, bunalımı ve umutsuzluğu, kocaların yemek yiyebilmek için karılarını ahlaksızlar koğuşuna kendi elleriyle yolladıkları zaman yaşadıkları aşağılanmayı iliklerinize kadar hissediyorsunuz. Kitabı okurken dehşet içinde kalıyorsunuz. Bir sefer değerli edebiyatcımız Pınar Kür katıldığım yazarlık atölyesinde şöyle demişti " İyi bir roman okurun suratına silleyi vurabilmelidir " José Saramago Körlük kitabında silleyi suratınızın tam ortasına vuruyor. Nobel edebiyat ödüllü Saramago'nun bu kitabını kaçırmayın derim. Kitap sinemaya da uyarlanmış.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder