1950 li yıllarda Uzakdoğuda ufak
bir kız çocuğu yaşarmış. O kız bir gün beyaz kağıtlardan turnalar katlamaya
başlamış. Bütün gün hiç durmadan aynı şeyi tekrarlıyormuş. Turnalar yapıp
kanatlarına barış mesajları yazıyormuş. Çünkü eğer 1000 tane turna katlayabilirse,
turnaların onu iyileştireceğine ve dünyaya barış getireceğine inanıyormuş. Ne
yazık ki kız çocuğu dileği olan 1000 tane turnaya ulaşamadan vefat etmiş. Ancak
644 tanesine nefesi yetmiş. Arkadaşları bir araya gelmiş ve oniki Yaşında ki
Japon Sadako Saki’ nin dileğini yerine getirmişler. Kağıtları katlamışlar,
turnaları yapmışlar ve kanatlarına da barış mesajları yazmışlar. Böylece iki
yaşındayken doğduğu Hiroşima şehrine atılan atom bombasından kurtulan ancak on
iki yaşına geldiğinde lösemi teşhisiyle hastaneye kaldırılan ve hayatının son
günlerini dünyaya barışı getireceğine inandığı turnaları katlayarak geçiren
ufak kızın dileği arkadaşları tarafından yerine getirilmiş.
Çoğu zaman pahalı deneylerden
ders almak zorunda kalıyoruz. Ama galiba en acısı ders de alamıyoruz. Zaman
geçse de, mekanlar, aktörler değişse de galiba hep aynı acı oyunu deneyimlemeye
mahkum oluyoruz.
Şu kağıt varya..
Para diye taptığımız yeri
geldiğinde adam da toprak da sattığımız şu kağıt varya..
Kartvizit diye taktığımız, o
yakamızdayken kendimizi ilahlaştırdığımız onu kaybetmemek için tüm değerleri
ayaklar altına aldığımız şu kağıt varya..
Söz senettir lafı unutulduğundan
beri kahpece çiğnenen ve asla yerine
getirilemeyen maddelerden oluşan adına anlaşma dediğimiz şu kağıt varya..
Hani yap-boz tahtası gibi zırt
pırt değiştirilen; sınırları sürekli kanla çizilen, bölen, ayıran halkları
kardeşi bir biriyle çarpan; acıyı, göz yaşını toplayan, yaşamları hayattan
çıkaran adına harita dediğimiz şu kağıt varya..
Hani şu kağıt..
Dayak yiyen, ölümle tehdit
edilen, sindirilmeye, sansürlenmeye çalışılan ifade özgürlüğünün her şeye
rağmen ayakta kalmaya devam edeceği gazetelerin yazıldığı şu kağıt..
Hani geçen cumartesi günü
Pasifikte Uzakdoğuda değil Ülkemizin tam kalbinin ortasında patlatılan bomba
sonucu aralarında dokuz yaşındaki Veysel’in de bulunduğu doksanbeş
vatandaşımızın parçalanmış cesetlerini örten şu kağıt..
Yahu şu kağıttan bizde turnalar
katlamaya başlasak da, kanatlarına barış mesajları yazsak..
Bide;
1 Kasım Pazar günü hepimiz ama
hepimiz sandığa gidip; siyasi hırsları bir kenara bırakıp, inadına barış
diyecek, ‘Yurtta sulh, Cihanda sulh’ kavramını sözde değil özde benimseyen bir
anlayışla yaşamaya başlayacağımız günler için ‘oy’ dediğimiz şu kağıtları barış
için kullansak..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder