15 Ekim 2015 Perşembe

KAĞIT

1950 li yıllarda Uzakdoğuda ufak bir kız çocuğu yaşarmış. O kız bir gün beyaz kağıtlardan turnalar katlamaya başlamış. Bütün gün hiç durmadan aynı şeyi tekrarlıyormuş. Turnalar yapıp kanatlarına barış mesajları yazıyormuş. Çünkü eğer 1000 tane turna katlayabilirse, turnaların onu iyileştireceğine ve dünyaya barış getireceğine inanıyormuş. Ne yazık ki kız çocuğu dileği olan 1000 tane turnaya ulaşamadan vefat etmiş. Ancak 644 tanesine nefesi yetmiş. Arkadaşları bir araya gelmiş ve oniki Yaşında ki Japon Sadako Saki’ nin dileğini yerine getirmişler. Kağıtları katlamışlar, turnaları yapmışlar ve kanatlarına da barış mesajları yazmışlar. Böylece iki yaşındayken doğduğu Hiroşima şehrine atılan atom bombasından kurtulan ancak on iki yaşına geldiğinde lösemi teşhisiyle hastaneye kaldırılan ve hayatının son günlerini dünyaya barışı getireceğine inandığı turnaları katlayarak geçiren ufak kızın dileği arkadaşları tarafından yerine getirilmiş.

Çoğu zaman pahalı deneylerden ders almak zorunda kalıyoruz. Ama galiba en acısı ders de alamıyoruz. Zaman geçse de, mekanlar, aktörler değişse de galiba hep aynı acı oyunu deneyimlemeye mahkum oluyoruz.

Şu kağıt varya..

Para diye taptığımız yeri geldiğinde adam da toprak da sattığımız şu kağıt varya..

Kartvizit diye taktığımız, o yakamızdayken kendimizi ilahlaştırdığımız onu kaybetmemek için tüm değerleri ayaklar altına aldığımız şu kağıt varya..

Söz senettir lafı unutulduğundan beri  kahpece çiğnenen ve asla yerine getirilemeyen maddelerden oluşan adına anlaşma dediğimiz şu kağıt varya..

Hani yap-boz tahtası gibi zırt pırt değiştirilen; sınırları sürekli kanla çizilen, bölen, ayıran halkları kardeşi bir biriyle çarpan; acıyı, göz yaşını toplayan, yaşamları hayattan çıkaran adına harita dediğimiz şu kağıt varya..

Hani şu kağıt..

Dayak yiyen, ölümle tehdit edilen, sindirilmeye, sansürlenmeye çalışılan ifade özgürlüğünün her şeye rağmen ayakta kalmaya devam edeceği gazetelerin yazıldığı şu kağıt..

Hani geçen cumartesi günü Pasifikte Uzakdoğuda değil Ülkemizin tam kalbinin ortasında patlatılan bomba sonucu aralarında dokuz yaşındaki Veysel’in de bulunduğu doksanbeş vatandaşımızın parçalanmış cesetlerini örten şu kağıt..

Yahu şu kağıttan bizde turnalar katlamaya başlasak da, kanatlarına barış mesajları yazsak..

Bide;


1 Kasım Pazar günü hepimiz ama hepimiz sandığa gidip; siyasi hırsları bir kenara bırakıp, inadına barış diyecek, ‘Yurtta sulh, Cihanda sulh’ kavramını sözde değil özde benimseyen bir anlayışla yaşamaya başlayacağımız günler için ‘oy’ dediğimiz şu kağıtları barış için kullansak..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder