26 Ağustos 2013 Pazartesi

ROMA MARATONU



17 Mart 2013 tarihinde Roma Maratonundan sonra kaleme aldığım yazıdır.

SEVGİLİ DOSTLAR BOLLUCA ÇOCUK KÖYÜNDEKİ YÜZÜ AŞKIN KORUNUK İÇİN MISIR-ANTALYA VE ROMA MARATONLARINDA KOŞTUĞUM YÜZÜ AŞKIN KİLOMETRE TAMAMLANDI.

ROMA MARATONUNDA HEM KOŞTUM HEM YARIŞI KAYDETTİM.AŞAĞIDAKİ LİNKTE 42 KİLOMETRELİK MARATONUN 20 DAKİKAYA SIĞDIRILMIŞ HALİNİ İZLEYEBİLİRSİNİZ.KOLEZYUM VAR,ROMA VAR,KOŞU VAR, TREVİ VAR, VAR VAR...

http://youtu.be/Zv4Ceb-eyHM

AYRICA YARIŞA DAİR YAZIMI DA AŞAĞIDA BULABİLİRSİNİZ

17 MART 2013 PAZAR

Gün ışığının koyu kahve tahta balkon kapısının panjurlarının aralığından geçip odamın içersini ve uykumu yavaş yavaş aydınlatmasıyla, geceden kurmuş olduğum alarm çalmadan uyandım. Gözümü açtığımda ilk gördüğüm manzara sehpanın üzerinde bana bakan kırmızı adım adım t-shirt ü ve diğer yarış malzemeleriydi. Maraton sabahında uyandığımda ilk olarak bu sahneyi yaşamak hoşuma gidiyor.

Yarım saat sonra serin Roma sabahında Termini metro istasyonuna doğru yürüyordum. Metro istasyonu, tren, Romanın sokakları sadece ama sadece mavi yeşil sırt çantalı insanlarla doluydu. Şöyle bi uzaktan insanlara üstünkörü baktığınızda her biri aynı fabrikasyon seri üretim   gibi duruyorlardı. Yedi tepeli şehirde 50 ayrı milletten onbinlerce kişi Roma Maratonunu koşmak üzere Kolezyum' a doğru akın ediyordu. Startın kuyruğu neredeyse 1 kilometreyi buluyordu. Çantalar yarış sonrası teslim alınmak üzere mavi brandalı kocaman tırlardaki mavi üniformalı yarış görevlilerine teslim edildi. Mavi, İtalyan mavisi.. Esneme-ısınma hareketleri yapıldı ve bu arada yarışın start anı geldiğinde bizde artık gladyatörlerin arenasının dibindeydik.

Asırlarca gladyatörlerin savaşlarının mabedi olmuş Kolezyum bugün sanki, koşmayı seven ve büyük keyif duyan her biri dil, din, ırk, kültür, karakter olarak birbirinden farklı ama ortak noktaları koşmak olan on binlerce insanın bir araya gelip sanki çok büyük bir cemaatin dini töreni gerçekleştirecekleri bir mabede dönüşmüştü. Ama aslında sadece maraton koşacaklardı. Lakin bu nasıl güzel bir “sadece” dirki huyu, suyu, politikası her şeyi tamamen birbirine zıt olan on binleri bir araya getirmeyi ve yan yana hareket etmelerini başarabilmekte, yapılan yardımseverlik koşularıyla vesile olunan bağışlarla binlerce muhtaç ve şanssız insanın hayatına olumlu yönde katkı sağlanabilmektedir. Bu sadece ama sadece koşarak başarılıyor. Koşmak yapılması en basit spor. İhtiyacınız olan tek şey bir çift spor ayakkabı ve içinizdeki harekete geçme isteği.

İşte bu harekete geçme isteği her daim içinde olan 100.000 kişi startın verilmesiyle Kolezyum' dan büyük bir coşku ve gülümsemeyle Roma Maratonuna başladı. Evet koşmak öyle bir şey işte, yüzünüze bir gülümseme konduruveriyor. Maratonun ilk 10 kilometresi adımları zorlaştıran parke taşlı sokaklara rağmen yol kenarında heyecanla bizleri destekleyen Roma halkının tezahuratlarıyla, muhtelif noktalardaki bandoların, dj lerin yaptığı müziklerle göz açıp kapayıncaya kadar geçiverdi.Evet bir maraton sadece üzerinde koşulan yollar  ve atletlerden ibaret değil. Tüm şehrin olayı yaşadığı, katılım gösterdiği bir festival adeta.

Maratonun ikinci 10 kilometresi adeta bir yılan gibi kıvrılarak çizmenin başkentini ortadan ikiye bölen Tevere nehrinin yanından koşarak geçtik. Maratonun yarısından itibaren boyunlarında kırmızı uçan balonları,sırtlarında melek kanatlarıyla koşan “maraton koşanların melekleri” anlamına gelen Angeli di Maratoneti grubuna rast geldim ve yarışa beraber devam ettik. Grup maraton katılımcılarına 42 kilometrelik uzun yolculukta sohbetlerle, yanından geçilen tarihi yerlerin açıklamasını yapmak suretiyle yoldaş oluyor. Bu grup farklı renklerde balonlar taşıyan ve maratonu farklı zamanlarda bitiren(kırmızı 4.45, mavi 3.30 gibi) alt gruplardan oluşuyor. İnsanın gücünün tükendiği gardının düşmeye başladığı maratonun son çeyreğinde yol arkadaşları gerçekten çok yardımcı oluyor. Bu arada rast geldiğim su, sünger, yiyecek istasyonlarını hiç pas geçmeden her seferinde uğrayıp koştuğum kilometrelerin artmasıyla tezat azalan su ve enerji ihtiyacımı dengelemeye çalıştım.30. kilometreden sonra aslında sabahın ilk saatlerinden itibaren sinyal veren bulutların hüküm sürdüğü Romanın maviyken grileşen semalarından 7 tepeli şehrin üzerine yağmur boşalmaya başladı.Yağmurun şiddetlendiği anda şansıma pek de kısa sayılmayacak alt geçit denk geldi ve bir nebze olsun şiddetini arttıran yağmurdan korunmuş oldum.

Korunmak demişken; ben Ocak ayındaki Mısır, Mart başındaki Runtalya ve Roma maratonlarında yüzü aşkın kilometreyi, Türkiye Korunmaya Muhtaç Çocuklar Vakfı'nın Bolluca çocuk köyünde yaşayan yüzü aşkın koruncuk için koştum. Ailesi olmayan veya suistimale uğramış  çocuklar Bolluca daki çocuk köyündeki her bir aile evinde yanlarında 24 saat eksik olmayan anneleriyle ev sıcaklığı ve aile şevkatiyle en iyi şartlarda büyüyorlar, okula gidiyorlar, sosyal aktivitelere katılıyorlar ve 18 yaşına kadar değil, kendi ayakları üzerinde durup, meslek sahibi olup aile kurana kadar destekleniyorlar. Detaylı bilgi için www.koruncuk.org

Tünelden çıktığımda yağmurun şiddeti azalmış, hafiften çiseliyordu. Yarışın son 7 kilometresinde spagna” İspanyol merdivenlerini, Trevi çeşmesini koşarak buralardaki kalabalık turist grubununda tezahuratlarını alarak yola devam ettik. Havanın sıcak oluşunun olayı ne kadar zor hale getirdiğini geçen ocak ayında 25 derece sıcaklıktaki Mısır maratonundan sonra Romada 7-8 derecelerde koşunca anlamış oldum. Mısırdaki koşuda çok ama çok zorlanmış son kilometreleri baya bi sıkıntılı geçmişken Roma da gayet rahat ve problemsiz bir şekilde son kilometreye geldim. Artık finişe doğru giderken kolezyum yolun ötesinde bütün ihtişamıyla yükselmeye başlamıştı. Bir kaç dakika sonra Gladyatörlerin arenasının etrafından dönmüş finiş noktasını tam karşıma almıştım. Hem Bolluca çocuk köyündeki yüzü aşkın koruncuk için yüzü aşkın kilometreyi tamamlamak üzere olmanın verdiği büyük mutluluk, hem de Kolezyumun uyandırdığı hayranlık duyguları içersinde ay yıldızlı bayrağımızı gururla ellerimin arasına alıp göğe yükselterek finişi büyük bir gururla geçtim.
Mutlu Son…

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder