20 Mayıs 2013 Pazartesi

DAN BROWN-CEHENNEM

DAN BROWN-CEHENNEM
“Sürdürülebilir bir gelecek için Dünyanın nüfusu ne kadar olmalı?”Sorusunu soran ve eğer insanoğlunun bu artan ivmeyle çoğalması kontrol altına alınmazsa  yakın gelecekte doğal kaynakların yetersiz kalacağı ve ırkımızın yok olacağını düşünen İsviçreli Transhümanist genetik bilimci Bertrand  Zobrist’in Bilim dünyasında fikirleriyle beraber yalnız kalıyor.. Vakti zamanında çok sevdiği, doğup büyüdüğü Floransa dan sürgün edilen ve yalnız kalan hayranı olduğu İtalyan şair Dante Alighieri ile kader birliği ediyor.Tarih tekerrürdür..Zobrist, İnsanoğlunun bundan sonraki yeni aydınlanmasının da tıpkı geçmişte olduğu gibi Avrupada büyük veba salgını ile nüfusunun kırılması ve hemen sonrasında başlayan Rönesans hareketiyle benzer bir şekilde gerçekleşeceğine inanıyor.Bu idealini gerçekleştirmek uğruna biyolojik bir silah geliştiriyor ve eylemini hayranı olduğu ve kader birliği ettiği Dante Alighieri’nin İlahi Komedya adlı eseriyle örtüşecek şekilde planlıyor.Bu noktada vakti zamanında çılgın bilim adamı Zobrist’i kaale almayan ve adını biyolojik terör tehdidi listesine ekleyen WHO Dünya Sağlık Örgütü eylemi durdurabilmek için Simgebilimci profesör Robert Langdon’ a başvuruyor ve heyecan Floransanın sokaklarında başlıyor.Ancak kahramanımız Langdon maça bu sefer resmen 2-0 mağlup başlıyor.Çünkü başından vurulmuş olarak gözlerini bir hastane odasında açıyor.Ne ona her zaman yardım eden foto grafik hafızası, nede son iki güne dair yaşadıkları hatırında...Her ne pahasına olursa olsun kendilerine yüklü bir ödeme yapan Zobrist’i korumak ve çılgın planını gerçekleştirirken ona yardımcı olan uluslar arası gizli bir örgüte karşı hayatta kalabilmesi ve Dünyayı biyolojik bir tehditten koruyabilmesi için güvenebileceği tek kişi gözlerini açar açmaz karşısında bulduğu  gizemli Doktor Sienna Brooks oluyor. Floransa da başlayan,Venedik de süren ve kendilerini İstanbul’a götüren bir serüvenin içersinde buluyorlar.
Robert Langdon İstanbulda!
Düğüm İstanbul da çözülüyor.Robert Langdon tarihi yarımadada Dante’ nin ve Zobrist ‘in izini sürüyor.İstanbul’u ,Ayasofyayı,Yerebatan sarnıcını,Halici,Galatayı Dan Brown’un kelimeleriyle tecrübe etmek okadar keyifliki..Üstat, İstanbul’u,yaşamı,sokakları,insanları ve de  Asyayla,Avrupanın birleşimi dört yolun kesişimi, yedi tepeli şehrin kendine has kültürel mozağini mükemmel anlatıyor.Tüm unsurları  çok güzel yansıtmış ve sanki kitabın en güzel kısmını tatlı niyetine sona saklamış.

Yine,yeniden Ters Köşe Olmaya Hazırlanın!
Dan Brown’un Cehenneminde yine,yeniden ters köşe olmaya hazırlanın,yada..Hiç yorulmayın kendinizi Brown’un roller coster’ına bırakın..Brown okuru an be an  adeta  mekanların içinde dolaştırırken, her bir bölümün sonunda muhakkak heyecan içersinde bırakmayı başarıyor.Kitabın anlam ve önemine istinaden bir kez daha yere batan sarnıcını ziyaret ettim.Şunu söylemeliyim ki kitap çıkalı birkaç gün olmasına rağmen Yerebatanın girişinde her zamankinin üzerinde bir turist yoğunluğu ve uzayıp giden bir kuyruk gözlemledim.Şundan emin olabiliriz ki önümüzdeki aylarda ve yıllarda Yedi Tepeli Cennetimiz İstanbul’da hatrı sayılır miktarda turistlerin geleceği bir “Cehennem” turizmine sahip olacağımız kaçınılmaz görünüyor.Tıpkı, Paris ve Vatikan da olduğu gibi.Dan Brown-Cehennem Altın kitaplardan çıktı.E, ne diyelim; Teşekkürler Dan Brown..
                                                                                                                                       Onur Savaş

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder