10 Ekim 2022 Pazartesi

Dünyanın Şampiyonları

 Ampute milli futbol takımımız dün akşam oynanan Angola maçını 4-1 kazanarak dünya şampiyonu oldu. Ampute milli takımımız genellikle asker kökenli gazilerimizden oluşuyor. Yani vatanı için kolunu, bacağını feda etmiş kahramanlar. Onlar zaten bu vatan için hayatlarını ortaya koyarak gönlümüzün şampiyonları. Ama kazandıkları bu dünya şampiyonluğu müthiş bir olay. Bir bacakları bir kolları olmadan sahada gösterdikleri bu azim umarım A Milli futbol takımımızda iddiası olmayan maçtan kaytarmak için " kılım döndü, sakatlandım, oynayamam " diyen şımarık futbolcularada ilham olur.

Sosyal Medya Yasası

Hükümet kendi medyasını kurdu. Ancak etki edemediği tek mecra sosyal medya. Orada hükümetin hataları dile getiriliyor ve halk gerçekleri öğreniyor. Lakin Tayyip bey bundan memnun değil. Kendisi 2013 yılında gezi parkındaki ağaçların kesilmesini istemeyen gençlerin yaptığı barışçıl gösterilere çok sert müdahale etmiş emrindeki kolluk kuvvetleri masum gençlere orantısız güç uygulamıştı. Yüzbinlerce insan insanlık dışı bu şiddeti sosyal medya üzerinden öğrenip organize olmuş ve Taksim meydanını doldurarak gezinin ağaçlarını kurtarmıştı. Gururla söylüyorum bende oradaydım. Tayyip bey başta gezi protestosuyla başlayan sonrasında yıllardır sürdürdüğü despot yönetimine karşı dev bir protestoya dönüşen gezicilerden çok korktu. İşte bu hafta meclis gündemine gelecek sosyal medya yasası medyaya ve bağımsız haber alma hakkına sansür getirmeyi amaçlıyor. Mesela doğru olmayan bir bilgiyi paylaştığınızda ya da yaydığınızda hapis cezasıyla karşı karşıya kalacaksınız. Muktedirin buradaki amacı insanları sindirmek. Peki ben bir şeyi merak ediyorum. Normalde %150 olan enflasyonu %50 olarak açıklayan TUİK 'e de bu yaptırımlar uygulanacak mı?  Yada camide içki içtiler görüntüler elimizde cuma günü açıklayacağız diyerek yalan beyanda bulunan ve halkı kin ve düşmanlığa sevk eden Sayın Recep Tayyip Erdoğan hakkında da bu yaptırımlar uygulanabilecek mi? Yoksa bu yeni sansür yasası sadece muhaliflere mi uygulanacak?

1 Ekim 2022 Cumartesi

Öğretmenim Bu İşte Bir Yanlışlık Var

İnsanlar eşit doğar ancak büyürken ve yaşarken bir manavın sandığında ki taze, çürük meyveler olarak sınıflandırılırlar. Ne oluyoruz hakikaten anlamıyorum. Bir kız çocuğu gurubunun oyuncak bebekleri varsa o çocuklar birbirleriyle oyuncaklarını paylaşırlar oyunlar oynarlar. O çocuklar birbirlerini severler. Çünkü onlar birbirleriyle en değerli hazineleri olan hayallerini paylaşırlar. Çocuklar Tanrıdır! Bir çocuk gözleri hiç kıpırdamayan, nefes alıp vermeyen, teni plastikten olan bir oyuncak bebeğe hayat verebilir. Ona “ Sen benim çocuğumsun. Ben senin annenim “ der. Bebeği dizlerinin üzerine yatırır sallamaya başlar. Karnı acıkan bebeğe süt şişesinden süt verir ve karnını doyurur. Böylece birkaç dakika içinde plastik oyuncak bebek gerçek bir bebeğe dönüşmüş olur. Çocukların Tanrısal güçleri vardır. Oyuncak bir bebeği diriltebilir, boş bir arsada arkadaşlarıyla top oynarken sekiz yaşında ki halinden otuz yaşındaki Cristiano Ronaldo’ya dönüşüp büyüyebilir, boş arsayı binlerce seyircinin kendisine tezahürat yaptığı bir stadyuma çevirebilir. Tanrının kanı hayal gücüdür. Ve her insan yeni doğduğunda ruhunda Tanrı’nın kanından taşır. Tanrı’nın kanı evrenin her köşesinde her zerresindedir. Çocuklar tüm o akıllı telefonların, tabletlerin ve bilgisayarların üst modelidir. Biz büyükler telefonlarımızla internete bağlanırız. Çocuklar ise saf ruhlarının yücelttiği zekalarıyla hayalnete bağlanırlar. Evet hayalnet. Yani Tanrının üstün kullarına bahşettiği hayal gücü. Siz bunu ayrıca ilham olarak da biliyorsunuz. Çocuklar Tanrının şifalı kanına akıl kepçelerini daldırırlar ve oradan ilham çıkarırlar. Yalnız bu hikayede iyiler ve kötüler de varlar. İyiler çocuklar, kötüler ise vampirler. Vampir dediğim için merak etme sevgili okur bu bir korku yazısı değil. Şöyle izah edeyim. Bu vampirler: çocukların farklılıklarını tornalayıp yok eden kötü eğitim sistemi, zihinlere gelecek kaygısı ve çok matah bir şeymiş gibi zengin olma gibi motivasyonları yükleyen ve insanları plazalara hapsolmuş modern köleye çeviren iş ve çalışma dünyası ve farklılıkları örseleyip sindiren eski köye yeni adet çıkarmacılardan oluşur. Bu vampirler çocuk kanını yani Tanrı kanını çok severler. Ve çocuklar büyümeye başladıklarında başlarına üşüşürler emerler, emerler, emerler… Ve çocukları ruhlarını ve hayallerini kaybetmiş zombilere çevirirler. Ancak istisnai durumlarda vardır. Bu çocukların aralarından vizyoner devlet adamları, sanatçılar ve bilim adamları vardır. Bu kişiler çocukken vampirler onlara dadandığında vampire sarımsağı gösterebilmiş kişilerdir. Her birimiz aslında Tanrı’nın kanını taşıyoruz bunu unutma sevgili okur. Büyük hedefler başarabilmek ya da büyük hedef de şart değil hayatımızda yolunda gitmeyen şeyleri değiştirebilmek yada istediğimiz hedefe ulaşabilmek için hayal gücümüzü kullanmamız gerekiyor. E nasıl mı olacak? Çocukluğuna dönmen yeterli sevgili okur.

13 Eylül 2022 Salı

12 Eylül Darbesinde ABD Bağlantısı

 12 Eylül askeri darbesinin yıl dönümünü yaşadık. 12 Eylül 1980'de Genelkurmay başkanı Kenan Evren silahlı kuvvetlerin ülke yönetimine el koyduğunu duyurmuş ve sıkı yönetim ilan edilmişti. Anayasa askıya alındı, TBMM lağvedildi. 17 yaşındaki Erdal Eren yaşı büyütülerek idam edildi. 650 bin kişi gözaltına alındı. 39 ton gazete, dergi ve kitap yakıldı. 927 basın ve yayına yasak kondu. 1 milyon 683 bin kişi fişlendi. 14 bin kişi vatandaşlıktan çıkarıldı. 14 kişi açlık grevinde öldü. 171 kişi işkencelerle katledildi. 517 kişiye idam cezası verildi. 50 kişi idam edildi. 12 Eylül darbesi yaşanan bu korkunç olaylarla Türk demokrasi tarihine kara bir leke olarak geçti.


Lafı hiç dolandırmadan söyleyeceğim. Bu darbeletin arkasında ABD var. İşte kanıtları:
ABD li diplomat Paul Henze darbeyi ABD başkanı Jimmy Carter'a " Bizim çocuklar başardı " diye haber vermiştir.
Paul Henze 1970-1980 döneminde amerikan istihbarat teşkilatının Türkiye sorumlusuydu. 12 dil bilirdi. Türkçeyi çok iyi konuşurdu. MİT sorumlusu Enver Altaylı ile yakın ilişkisi vardı.
Enver altaylının pek çok CIA çalışanıyla bağlantısı olduğu tesbit edildi. Altaylı'nın bu kişilerle Türkiye'deki sosyal ve siyasi gelişmelerle ilgili yazışmalar yaptığı ortaya çıktı. Enver Altaylı FETÖ davasında siyasi ve askeri casusluktan ve silahlı terör örgütüne dahil olmaktan 23 yıl 4 ay hapis cezası aldı.Enver Altaylı 1966-1971 yılları arasında MİT müsteşarlığı yapan Fuat Doğu tarafından MİT'e alınmıştır. Fuat Doğu kimdir? Kendisi Amerikan güdümünde Türkiye'de komunizmle mücadele kapsamında islamcı grupların kullanılmasının önünü açmıştır. MİT müsteşarı Fuat Doğu, atmışlı yıllarda Fetullah Gülen'i devletin içine alan kişidir ve kendisinden bir cemaat kurmasını istemiştir. Ne kadar vahim değil mi sevgili okur. Yapılanması elli yıl sürecek, devletin kılcal damarlarına sızacak yargı, emniyet, siyaset ve ordu ile ülkeyi ele geçirecek bir kripto istihbarat örgütü tee 1960 lı yıllarda Amerika tarafından seçilen ilk okul mezunu bir vaizin yine Amerikanın maşası bir MİT müsteşarı tarafından devlete alınmasıyla ve " Bir cemaat kur " emriyle oluşturulmuşdur. TBMM meclisi darbeleri araştırma komisyonu başkanvekili Fuat Özdağ, Fuat Doğunun 12 Eylül darbesinden bir kaç yıl sonra " Ben MİT müsteşarlığı yapmadım. CIA'in şube müdürlüğünü yaptım. Bir CIA yetkilisi gelse beni Sinop'a götür dese onu götürmekle memurum" demiştir. Bu itiraf Türkiye'de MİT ile CIA ilişkisinin nasıl yakın olduğunu ortaya koymaktadır.Darbeler döneminde asker dışardan emir aldığında seri ve organize biçimde Türk demokrasisine müdahale etmiştir. Yada darbeye ortam hazırlayan sokak olaylarının, faili meçhullerin ardında bu kirli ilişkiler ağı vardır. FETÖ davasından 23 yıl 4 ay hapis cezası alan Enver Altaylı'nın Amerika'da yaşayan örgüt lideri Fethullah Gülen'e 2008 yılında yazdığı mektup da ortaya çıktı. Mektupda Enver Altay'lı kendisini MİT'e alan Amerikan maşası Fuat Doğu'ya övgüler düzüyor. Türk Silahlı Kuvvetlerindeki Atatürkcü subayları tasfiye etmek ve orduyu ele geçirmek amacıyla kurgulanan yönetmeni CIA, oyuncusu FETÖ olan düzmece Egenekon davalarında tutuklanan ve cezaevinde şüpheli bir şekilde vefat eden kahraman Türk istihbaratçısı Kaşif Kozunoğlunu'da Fetullah Gülen'e mektubunda şikayet ediyor. Mektubunda ayrıca devletin örgüt ile ilişkili olduğundan şüphelendiği 20 MİT'ciyi takibe aldığını ve bu kıskacın kaldırılması gerektiğini söylüyor. 15 Temmuz darbesine milletimiz ve kahraman asker ve polisimiz izin vermedi. Ancak agâh olmak zorundayız. Karşımızda topraklarımızda ve bağımsızlığımızda gözü olan emperyalist canavarlar var. FETÖ, PKK gibi kuklalarla mücadele ediyoruz ama ipleri elinde olan kuklacının da farkında olmalıyız.