4 Kasım 2013 Pazartesi

Xİ CHUAN & MURATHAN MUNGAN : ŞAİRLERİN DENEYİMİ -MODERATÖR:MURAT GÜLSOY-

Boğaziçi Üniversitesi & Çin-Onur Konuğu 2013 etkinlikleri kapsamında Murat Gülsoy moderatörlüğünde Özger Arnas Salonunda (Kırmızı salonda) Murathan Mungan ve Çinli yazar, şair, çevirmen Xi Chuan ile şaairlerin deneyimi adlı söyleşi gerçekleşti.
Murat Gülsoy şiire; çeviride kaybolan şeydir diye bir tanımlama getirdi.Sonrasında sorularını konuklara yöneltmeye başladı.İlk olarak çeviride dizelerin anlamını kaybetmemeleri için neler yaptıklarını sordu. Xi Chuan; çevirisi yapılan şiirlerin orjinallerinin sıkı, çevrilmiş olanlarının ise dağınık olduğunu söyledi.Çevirisini yaptığı şiirlerin anlam kaybetmemeleri için eklemeler yaptığını söyledi. Murathan Mungan Mardin' de doğup büyüdüğünü, çocukken muhitlerinde sadece sinema olduğunu ve ilham alıp beslenebilmek için peşpeşe gösterilen 3-4 filme sığındıklarını söyledi.Hatta çocukken beyaz perdede gördükleri üzerlerine doğru gelen atlılara " annee, çinliler geliyor" dediklerini söyleyince salonda gülüşmelere neden oldu. Mungan sözlerine şöyle devam etti. Şiirin kendisi bir çeviridir.Şiir anadildeki ikinci dildir.İçinizin, kendi kuytunuzun çevirisidir.Tını, tonlama, kültürel çağrışımlar nedeniyle şiir ulusal bir sanattır.Çok iyi İsveç' ce bilen bir arkadaşına eserinin çevirisini okuttuğunu söyleyen Mungan arkadaşının " Murathan, senin yazılı olan cümlelerin çevrilmiş ama yazılı olmayan cümlelerin çevrilmemiş!" dediğini söyledi.Aslında yazarken dilin yazılı olmayan cümlelerini de kullanıyoruz ve bunlar çoğu zaman çevirilerde aktarılamıyor.Murathan Mungan " Dünya' nın en zor şeyi sevgili bulmak değil, iyi bir çevirmen bulmak" diyince yine kahkahalar yükseldi.
Murat Gülsoy eski, geçmiş ile modern edebiyat arasında nasıl bağlantı kuruyorsunuz diye Xi Chuan' a sordu. Xi Chuan cevaplamaya başladı.1976 da Çin' de kültür devrimi oldu.80 lerin başında düşünce özgürlüğüyle beraber yazmaya başladım. Freud okuduk, başka ülkenin yazarlarını okuduk, Çin' in yurt dışında açmanın gerekliliğine inandık.Biz her yıl 100 kadar kitap çevirip yayınlarız.Tane tane değil deste deste okuduk en kısa sürede kendimizi geliştirmek için. Yıllar evvel ünlü bir Fransız yazarın kitabının çevrilmesini bekliyorduk.Kitap nihayet çıktığında hemen kitapçıya koştum ve kitabı hemen alıp sokakta okumaya başladım.Bitirince anladım ki " Bu kitabın benle ilgisi yok!" Bizi anlatan kültürümüzü yansıtan şeyler yazmamız gerektiğine inandım.
Murat Gülsoy " Geleneksel-modern edebiyatı birleştiren veya o birleşim noktalarındaki gerilim hatlarında yazan bir yazar Murathan Mungan bu konuda ne düşünüyor?" diye aynı soruyu yöneltiyor.
Gelenek vahşidir.Ehlileştirmek lazım.Onunda araçları moderniteye nekadar sahip olduğunla alakalı.Bir dilin şiire yatkınlık derecesi ölçülebilse Türkçe çok şanslıdır.Aslında bunun tuzaklarıda var.Felsefeye değilde şiire yatkınlığımız dilin yapısallığından kaynaklanıyor.Kültürel referanslar çok önemli.Arabesk müzik, ezan okunan bir toplumun müziği olur.Şiir bunlardan biçimlenir.Divandan, Osmanlı şiirinden...Bu arada kimse gücenmesin ama Türk Edebiyatı' nın en büyük çadırı şiir.O kadar büyük şairlerimiz varki...Bu ulu çınarların gölgelerinde şiire başlamak cesaret.
Türk Edebiyatı çeviri odasında doğdu, bu yalan değil.Biz İspanyol, İsveç eserlerini rahatlıkla buluyoruz.Ama bizim eserlerimiz yurt dışında aynı durumda değil. Bir eserinizi çevirtmek için 2 çevirmen buluyorsunuz. Hangisi iyidir diye sorunca "Biri diğerinden daha kötü " cevabını alıyorsunuz.Divan halk şiirinden yararlanıyor, ben ise rock müzikten besleniyorum.Şarkı sözü-şiir akrabalığı.Benim şiirimde o damar vardır.

Murat Gülsoy Xi Chuan' a başka bir soru yöneltiyor.89 yılında Tiananmen Meydanında öğrencilerin başını çektiği demokratik  protestolar feci bir şekilde bastırıldı ve 100.000 kişi öldü.Siz de 3 yakın arkadaşınızı kaybettikten sonra 3 yıl bir şey yazmadınız.Bir yazarın susması ölüm, her ölüm ise yeni bir doğum.Belki kopan yeri başka yerden bağladınız. Bu suskunluğa neler dersiniz?
Xi Chuan cevaplıyor.O akşam orada yoktum. Evimde bir sohbet gerçekleştiriyordum. Bu olaylarda beni en çok etkileyen ayrıntı bir öğrenci protesto yapıyor elinde bir şiir kitabıyla...Hintli şair Tiger 'ın kitabı.Arkadaşlarımdan biri Şubat ayında intihar ediyor, diğeri protestolarda beyin kanaması geçiriyor.O zaman yöntemlerimin işe yaramaz hale geldiğini anladım.92 de deneme yazmaya başladım.Daha önce ünlü olmaya çalışırken o andan sonra sadece gerçek duygularımı açığa vurmaya çalıştım.Aslında ölenlerin sayısı tam olarak belli değil bu konuda bir çok spekülasyon oldu.1000-3000 arasında yaralı olduğu söylendi. Olayın bir başka simgelerinden biride Tank önünde duran bir kişiydi...Çinliler bu olayı çok analiz ettiler...
Bu arada bir ekleme yapmak istiyorum.Yurt dışı seyahatlerimde, söyleşilerde konferanslarda bana en çok sorulan 3 soruyu sizlere aktarıyım:

1-Kültür Sansürü
2-89 Olayı
3-Kültür devrimi

Söyleşinin finalini Murathan Mungan yapıyor. İyi şiir dua gibidir.En çok kötülüklerle başa çıkılır.İnsan bitmezliği diye bir şey var.Her on senede bir şiir,sinema, roman, öykü artık bitti, öldü denir.Bir ölü sevicilik var.İnsanlar yaratmaktan çok öldürmek üzerine eğiliyorlar.Aşk üzerine şiir yazılmaz diyoruz, yazılmaya devam ediliyor.Tükenmezlik, dinmezlik var insanoğlunda.
İnsanlık tarihi kötülüğün tarihi.Sürüngenler zamanında kalan kortekten kurtulmak için sanata, kültüre yatırım, insana yatırım...Sanatla, kültürle "çok kişi" oluyoruz.Tek hayat yaşamaktan kurtuluyoruz böylece.Bu aslında kendi sesini, kendini var etmek, kendi irisini var etmek...CIA' nın binasına girerken bile iris taraması yapılıyor.Sanatla kendi karakteristiğimizi kendi DNA mızı oluşturuyoruz...Hem Dünya' nın tüm rüzgarlarına açık olacaksın, hem sarsılmayacaksın. Bakalım biz ne kadar götüreceğiz?



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder