4 Eylül 2019 Çarşamba

Eskiyen Hayatlar

Dün akşam Özdilek alışveriş merkezine dostlarla gittik. Oraya vardığımda içimde bir acı belirdi. Eskiden hevesle dolaştığım reyonlardan ciğerlerimi yakan bir koku geliyordu. Reyonlar burukluk kokuyordu. Sonra bahçeye indik ve birer kahve söyledik. Eskiden neşeyle oturduğum bahçe bugün canımı sıkıyordu. O an karar verdim; Özdilek bana acı veriyordu. Çünkü artık yanımda annem yoktu. Annem alzhemier olmadan önce onunla her hafta buraya gelir alışverişimizi yapar yemek yerdik. Özdilek bizim mekanımızdı anlayacağınız. Şimdi o yıllar çok uzaklarda kalmış gibi. Annem aklını yitirmiş eski annem değil. Özdilek bana güzel gelen eski Özdilek değil. Arabam eski arabam değil,motoru arızalı çalışmıyor. Ben eski ben değilim artık işsizim ve o maraton koşan eski Onur çok uzaklarda...
Her şey zamana yenilip gidiyor şu hayatta. Sağlık eskiyor, araba eskiyor, tutkular eskiyor. Bi kitaplar eskimiyor. Dört sene önce benim için bilinmez bir maceraya atıldım. Mühendislik kariyerimden istifa ettim ve roman yazmaya başladım.370 sayfalık ilk romanımı iki yıl önce tamamladım. Ama yayınevlerine beğendiremedim. Vazgeçmedim ikinci romanıma başladım. İlk roman olmadıysa ikincisi olur diye.Eskiyen hayatlarımızda bizi ayakta tutan şey umut. 3 hafta oldu yeniden spora da başladım. Koşu değil ama şimdilik yürüyüş. Umutluyum tekrardan fit olacağım ve koşacağım. İyi ki diyorum. İyi ki 14 sene önce babam öldüğünde annemi hiç yalnız bırakmamışım. Bir iş için bir aşk için annemi yalnız bırakıp gitmemişim. Birlikte öyle güzel günler geçirdik ki.. Hepsi paha biçilemezdi. Siz siz olun sevdiklerinizle geçirdiğiniz her anın kıymetini bilin. Hayat kısa ve ne getireceği belli olmaz.