30 Ağustos 2016 Salı

Koç, Tiyatro, Edebiyat ve Zafer Üzerine...

Mühim olan farklı farklı dinamikleri kullanıp kendi modelini yaratabilmek. Bir basketbol koçunun kıymetli anılarını dinlerken anlatılarının arka planında duyumsadığın o günün hayat koşullarını hikayene katabilmek. Oyuncu yönetimini, takım ruhunu bir gün senaristi yapımcısı olacağın projelerde kullanabilmek. Taktikleri, varyasyonları kelimelerinin, cümlelerinin arasında kullanabilmek.
Bir tiyatro üstadıyla ve oyuncularla birlikte yolculuk ederken ortaya koydukları harikulade doğaçlamaya sayısız kez şanslı bir şekilde tanık olduktan sonra öğrenmeyi öğrenmektir. Öğrenmek nedir? Nasıl öğrenir insan?

Öğrenmek algı ile başlar. Görerek, duyarak, hissederek öğreniriz.

Öğrenmenin ömrü sınırlıdır, değişime uğrayabilir. Bilmek ise daimdir. Unutmamak, veriden şüphe duymamak bilmektir. İnanç, bilmenin kendinin farkına varmasıdır. Bilmek, ne olur ne olmaz işler ters giderse diye 'arazi şerhi' koyduğunuz inanç karşısında potansiyel ortaya çıkınca utanmaktır.

Potansiyel kutlanan bir bayramdır.

Hepimizin 30 Ağustos Zafer Bayramı Kutlu Olsun.

Potansiyel ...
Potansiyel bir ZAFERDİR!!
Samsuna kalkan bir gemidir...
"Gemicik" asla ama asla değildir!
Bu kadar NET!!

Öğrenme hususuna geri dönecek olursak. Tekrar ederek öğrenebiliriz. Bilgilerimizi ifade ederek, yeni algılarımızla mevcudun sentezini yaparak.

Öğrenmeyi öğrenmek nedir sorusuna verilecek cevap; kendini ifade edebilmektir. Yazmaktır, şarkı söylemektir, dans etmektir, resim yapmaktır.

Basket, tiyatro, edebiyat terimlerinden öğrenmeye, ifade edebilmeye uzanan mozaik bir yazı oluyor.

Tıpkı dil, din, ırk, kültür çeşitliliğiyle kardeşçe bir arada yaşayan kıymetli mozaik toplumumuzun asırlardır süregelen mucizevi ifadesinin bir ürünü olarak;  her karış toprağından kültür, sanat, tarih fışkıran güzel yurdumuz gibi.

Bu noktayı yakalayabilmek yurtta barıştır.

Yine farklı dinamikler arası diyalog kurabilme kabiliyetiyle; kendi iç dünyasında ve şimdide kapalı kalmayarak Dünya ile entegre olan, tarihi-şu anı-geleceği arasında köprü oluşturup olayların üzerine çıkabilme yetisiyle yaşadığı tüm zorlukları aşacak umudunu asla kaybetmeyecek devletimiz ve de aziz milletimiz gibi.

Bu noktayı yakalayabilmek ise cihanda barıştır.

İşte bu ikisini bir arada yaşayabilmek özgür olmaktır. Bağımsızlığa ve geleceğe kanat çırpmaktır.

Tıpkı Kurtuluş savaşında Gazi Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kahraman Türk askerlerinin, mehmetçiğimizin kanlarıyla sulanan toprakların üzerinden gururla yükselen laik, demokratik ve modernliği ilke edinmiş yapısıyla Dünya'da ki tüm müslüman ülkelere örnek teşkil eden Türkiye Cumhuriyetimiz gibi.

Yurtta barış, Dünya'da barış!